Herkese selamlar! Bildiğiniz gibi geçen ay size bir Star Wars oyunu olan The Force Unleashed'ı anlatmıştım (bilmiyorsanız hemen okuyun!). Bu ay da Star Wars ile devam edeyim dedim. Anlatacağım oyun, daha doğrusu seri, Dark Forces serisi. Tabi pek çoğunuz bu seriyi Jedi Academy serisi diye biliyor.

Her şey uzun uzun zaman önce, 1993'te başladı. O aralar piyasayı silip süpüren, gençlerin akıllarından çıkmayan bir oyun vardı. Hayır, o oyun Dark Forces değildi; Doom'du. FPS'lerin yükseliş dönemine damgasını vuran bu oyun yüzünden pek az FPS ona karşı bir başarı sağlayabildi. Çıkan hemen hemen bütün FPS'ler anında Doom klonu ilan ediliyordu. Zaten o FPS'lerin hemen hemen hepsi kısa zaman içinde unutuldu gitti. Doom'un standartlarını aşmak öyle kolay bir şey değildi elbette; ama en sonunda bunu başaran bir oyun çıktı. Evet, işte o oyun Dark Forces oldu.

Dark Forces FPS türünü günümüz standartlarına bir adım daha yaklaştıran oyun oldu. Tamamen üç boyutlu çevre bir yana, artık çok katlı bölümler tasarlanabiliyordu. Hareketli dokular sayesinde çevre çok daha canlı görünüyordu. Akan sular, sis efekleri; -en önemlisi de- eğilebildiğimiz, zıplayabildiğimiz, yukarı aşağı bakabildiğimiz ilk FPS Dark Forces oldu.

Gördüğünüz gibi teknik açıdan şahane bir oyundu; ancak Star Wars fanlarının bu oyunu bu kadar sevmelerinin sebebi sadece bu teknik detaylar olamazdı(öyle olsa Force Unleashed gelmiş geçmiş en iyi Star Wars oyunu olurdu). Oyunun Star Wars evrenini genişleten çok güzel bir senaryosu vardı. Kyle Katarn olarak oynadığımız ilk görevimizde Death Star'ın planlarını kaçırıyorduk! İlerleyen görevlerde de Dark Trooper adlı yeni robot-askerlerinin üretildiğini öğreniyorduk. Oyun boyunca Dark Trooper'ların üretimini durdurmaya, arada da onları yok etmeye çalışıyorduk. Her bölüm öncesi görevler özetleniyordu ve ara sahneler gösteriliyordu. Ayrıca ara ara Jabba The Hutt, Boba Fett gibi filmlerden tanıdığımız karakterlerle de karşılaşıyorduk.

Bütün bunların yanında oyunun çok önemli iki eksiği vardı: oyun yeterince uzun değildi ve çoklu oyuncu seçeneği yoktu. Bu eksiklere rağmen Dark Forces 1995-1999 yılları arasında en çok satılan 11. oyun ünvanına sahip oldu.

Jedi Knight

Bu kadar başarılı olan bir oyunun devamının gelmesi kaçınılmazdı tabi. Aynı şekilde bir FPS oyunu yapılsaydı eminim yine hepimiz bayıla bayıla oynardık; ama Lucas Arts sadece grafikleri yenilemekle yetinmedi: elimize bir adet lazer kılıcı ve bol miktarda Güç verdi! Evet, adından da anlaşılacağı gibi Dark Forces II: Jedi Knight'ta bir Jedi şövalyesi oluyorduk! Star Wars oyunları arasında en yüksek not ortalamalarından birine sahip bu oyun Star Wars fanlarının kalplerinde kendisine ayrı bir yer edindi.

Hikaye Jedi'ın Dönüşü'nden bir yıl sonra başlıyor. Başrolde ilk oyundan tanıdığımız bıçkın delikanlı Kyle Katarn var. Kyle'ın babası Jarec adlı Dark Jedi tarafından öldürülmüştür (ki Kyle'ın asilere katılmasının asıl sebebi de budur zaten; babasının İmparatorluk tarafından öldürülmüş olması) ve Katarn bu ölümü araştırırken eline bir disk geçer. Bu disk ancak babasının evindeki bir bilgisayardan okunabiliyordur. Böylece yeni maceramız başlar. Babasının evine ulaştıktan ve mesajı izledikten sonra babasının kılıcını alıyorduk ve Jedi olma yolunda ilk adımlarımızı atıyorduk.

Jedi olma yolunda ilerlerken bir yandan da hafif RPG öğeleri ile süslü oyunda karanlık tarafa mı geçeceğimize yoksa aydınlık tarafta mı kalacağımıza karar verebiliyorduk. Karar verebiliyorduk derken, belirli bir yerde "Sith mi olacaksın, jedi mı?" tarzında bir soruya cevap vermiyorduk; oyun boyunca masum insanları -daha doğrusu canlıları- öldürüp öldürmememize, karanlık tarafın güçlerini mi yoksa aydınlık tarafın güçlerini mi geliştirdiğimize bakılıyordu ve bir dönüm noktasında Kyle kararını veriyordu. Dolayısı ile oyunun iki sonu vardı. Oynamak istersiniz diye sonlarını anlatmayacağım; sürpriz olsun. Ayrıca hikaye de artık hafif oynayan resimlerle değil, gerçek oyuncuların oynadığı videolarla anlatılıyordu.

İlk oyunun sevilen yanları da unutulmamıştı tabi; oyun genel olarak üçüncü şahıs kamerasından oynanırken istediğimiz zaman birinci şahıs moduna da geçebiliyorduk. Bulmacalar artık daha çeşitli ve eğlenceliydi; bir çoğunu Güç'ü kullanarak çözmemiz gerekiyordu.

Çoklu oyuncu desteğinin olmayışı Dark Forces'ın ömrünü önemli derecede kısaltmıştı. Lucas Arts bundan dersini almış olmalı ki Jedi Knight'a bir çoklu oyuncu seçeneği koymuş. İster LAN üzerinden 8 kişi ile, ister internet üzerinden 4 kişi ile aynı anda kozlarımızı paylaşabiliyorduk. İki tane oyun modu vardı: herkesin birbirine düşman olduğu ölüm maçı(deathmatch) ve takım oyunu olan bayrak kaçırmaca (capture the flag). Star Wars Jedi Knight: Dark Forces II bütün bu özellikleri sayesinde bugüne kadar en çok beğenilen Star Wars oyunlarından birisi haline gelmeyi başardı.

Dark Forces II'nin başarısının ardından oyun için bir ek paket gecikmedi ve bir yıl aradan sonra Mysteries of the Sith piyasaya çıktı.

Bir genişletme paketi için içeriği oldukça doyurucuydu. Çok kişilik oyun modları için dördü sadece ışın kılıçları ile oynanan toplam on beş yeni haritanın yanı sıra tek kişilik senaryo için de on dört yeni bölüm geldi. Bu paket seyesinde internet üzerinden oynayabilecek kişi sayısı sekize çıktı. Tek kişilik senaryo Dark Forces II'deki olaylardan beş yıl sonrasını konu alıyordu ve genişletilmiş evrenin en çok sevilen karakterlerinden Mara Jade ile oynamamıza imkan veriyordu. Konu 'iyi son'dan devam ediyordu, bize bir seçim bırakmadan tek bir son ile bitiyordu.

Misteries of the Sith, grafik motounu da biraz geliştiriyordu. Daha çok renk ve poligon sayısı grafik kalitesini arttırırken yapay zeka da geliştirlilmişti.

Outcast

Dark Forces II'nin başarısından sonra serinin bitmesini kimse beklemiyordu tabii. Bizi hayal kırıklığına uğratmayan LucasArts Star Wars Jedi Knight: Outcast isminde bir oyun duyurdu. Oyunu Raven adlı şirket yapıyordu. Bu arada oyundaki Dark Forces başlığının nereye gittiği benim için hala bir sır. Bilen varsa beni de bilgilendirsin. Neyse, Dark Forces isminin eksikliği oyuna kesinlikle negatif bir şekilde yansımadı.

Quake Arena motorunun geliştirilmesi ile harika grafik kalitesine ulaşıldı. Grafikler bir yana, hareketler ayrı bir güzeldi. Işın kılıcı dövüşleri artık çok estetik görünüyordu. Görsel başarı bir yana ses ve yapay zeka da çok iyiydi. Yaralanan Storm Trooper'lar kaçıyor, arada bir tuzak kurmaya çalışıyorlardı. Bütün bunlar ve hikaye, tek kişilik modu inanılmaz zevkli yapıyordu.

Hikaye Mysteries of the Sith'ten iki yıl sonra başlıyordu. Son oyundaki olaylardan sonra Kyle güçlerinden vazgeçmiş ve kiralık asker işine geri dönmüştür; ancak bir-iki saat oynadıktan sonra gelişen olaylar nedeniyle Kyle eski güçlerini kazanmaya karar verir. Bu noktada Luke'un yardımını alıyoruz. Kendisi Yavin IV'da bir Jedi Akademisi kurmuştur. Kısa bir eğitim süresinden sonra ışın kılıcımızı ve eski güçlerimizden bazılarını kazanıyoruz. Oyun ilerledikçe yeni güçler açılıyor ve varolan güçlerimiz gelişiyor. Önceki oyunda olduğu gibi geliştireceğimiz güçleri biz seçmiyoruz, bunun yerine her bölüm sonunda otomatik olarak geliştiriliyorlar. Luke haricinde oyunda filmlerden tanıdığımız Lando ile de karşılaşıyoruz. Bütün bu güzelliklere karşın oyunun eleştirlen nadir taraflardan birisi tek kişilik modunun çok yavaş ve sıkıcı girişi oldu. Şahsen bu beni hiç rahatsız etmedi. Senaryo bittiğinde millet akın akın çok kişilik oyunlara daldı. Haksız da sayılmazlardı; o güne kadar yapılmış en iyi Star Wars'un en iyi çok kişilik modu olmuştu.

Jedi Academy

Gelelim serinin son oyunu olan Star Wars Jedi Knight: Jedi Academy'ye. Outcast'i de yapmış olan Raven hatalarından ders almış ve oyuna direk ışın kılıcımızla başlamamıza izin vermiş. Oyundaki en büyük değişiklik de başroldeki karakterin artık Kyle Katarn'ın olmaması olmuş. Bunun sebebi, Kyle'ın ikinci defa güçlerini kaybetmesi ve üçüncü kez eğitimden geçmesinin çok saçma olacağı idi. Oyuna direk güçlü bir Jedi olarak başlamak da sıkabilirdi; bu nedenle her ne kadar eski dostla ayrılmak zor da olsa yerinde bir karar olmuş. Ayrılmak dedim; ama yanlış anlamayın, Kyle yine bu oyunda mevcut. Luke'un Jedi Akademisi'nde bizim ustamız olarak karşımıza çıkıyor. Artık onun önderliğinde barışı sağlamak için galaksinin bir ucundan diğer ucuna görev peşinde koşturuyoruz. Bu noktada Raven oyunu çizgisellikten biraz olsun uzaklaştırmak adına görevleri seçmemize olanak sağladı. Bu görevler arasında filmlerden bildiğimiz bir iki karakter ile de karşılaşıyoruz, Hoth'taki asilerin terk edilmiş üssü ve Tatooine gibi tanıdık mekânları ziyaret ediyoruz. Karakterlere dönecek olursak bizim canlandırdığımız karakter Jaden Korr adında, Jedi Akademisi'ne yeni katılmış bir öğrenci. Jaden Korr'un belli bir görüntüsünün olmadığını da belirtmekte fayda var. Karakterin türünü ve cinsini kendimiz belirliyoruz. Oyunda özelleştirilebilen tek şey karakterimiz değil tabii ki. Dark Forces II'de olduğu gibi güçlerimizi de biz seçiyoruz artık. Ayrıca ışın kılıcımızın kabzasına, rengine, iki kılıç mı yoksa Darth Maul'unki gibi çift taraflı kılıç mı kullanacağımıza da kendimiz karar veriyoruz.

Oyunun yine iki sonu var. Tahmin edebileceğiniz gibi birisi sith olarak, diğeri de jedi olarak oyunu bitirdiğimiz sonlar. Dark Forces II'nin aksine, oyunu nasıl bitireceğimize bir anda karar veriyoruz. Oyun boyunca geliştirdiğimiz güçler, öldürdüğümüz canlılar önemli değil. Tek kişilik oyunun yanı sıra, atalarında da olduğu gibi çoklu oyuncu çok beğenildi ve hala oynanmaya devam ediyor.

Bütün bu olumlu gelişmelere karşın oyunun birkaç eksiği de vardı. En olumsuz eleştirileri de siz onu katlederken kaçmaktan ya da saklanmaktan aciz yapay zeka aldı. Sanırım Outcast'te yapay zeka çok daha iyi iş çıkarıyordu. Öyle olmasa bile o kadar göze batmıyordu. Önceki oyunla aynı motoru kullanan Jedi Academy'nin grafikleri de yaşını belli etmeye başmlamıştı. Kötü olmasa da önceki oyunlarla karşılaştırıldığı zaman senaryo biraz zayıf kalıyordu.

Evet, bir seri de böyle bitti. Aslında tam olarak bitmedi. Oyun özellikle Jedi Academy'nin Sith sonundan çok güzel bir şekilde devam ettirilebilirdi; ama Lucas bu kaliteli seriyi devam ettirmek yerine Force Unleashed gibi bir saçmalığı yaratmaya karar vermiş. Umalım ki en yakın zamanda eski güzel günleri hatırlarlar ve bu güzelim seriyi diriltirler. Bu arada geçen aylarda Jedi Knight serisi Steam ve Direct2Drive üzerinden tekrar satışa sunuldu. Güzel Star Wars oyunlarının çıktığı o günleri hatırlamak adına o paketi almanızı tavsiye ederim. Gelecek ay görüşmek üzere. May the Force be with you...