e-Bergimizin yeni sayısını heyecanla bekleyen tüm okurlarımıza bu ay oyun köşesinden merhabalar :) Sizlerle biraz eski olmakla beraber, benim yıllar sonra bilgisayarımda yeniden keşfettiğim bir oyunu paylaşmak istiyorum oyun köşemizde. Oyunumuzun adı "The Mystery of the Mummy", sizin adınız ise "Sherlock Holmes"!

Hikayemiz Başlıyor

Bir tren kompartımanında, elinizde bir mektup.. Elisabeth, Mısır'da arkeolog olan babasının araştırmalarına yardım eden uzak kuzeniniz (aslında daha yakın olacak ;) ), babasının aniden ortadan kayboluşu ve kendini öldürdüğü haberi hakkında, ünlü Sherlock Holmes'den yardım istiyor. Daha bu mektubu bile okurken bunun bir ip ucu teşkil ettiğini düşündüğünüz sırada, ortadan kaybolan Lord Montcalfe'in özel Mısır müzesine ulaşıyorsunuz. Sizi karşılayan kahyanın omzunun üzerinden etrafa baktığınızda, gözünüze ilk çarpan sfenks heykelleri malikanenin heybetini gösterdiği kadar, (her ne kadar o an bilmeseniz de) ilk bulmacanız olarak karşınıza çıkmak için sabırsızlanmaktalar. Hem müze, hem de Lord Montcalfe'in çalışmalarını yürüttüğü yer olan bu rezidans; antikalar, heykeller, taşlar gibi birçok nadide eserin yanı sıra, aklınızın ucundan bile geçmeyecek geçitler, gizli hazineler, oyunlar, tuzaklar kısacası sırlarla dolu.. Hazır olun, gerçek olamayacak kadar tuhaf olan bu gizemi çözmek için günlerinizi bu malikanede geçireceksiniz.

Oynarken...

Bu açılış videosu ile başlıyor oyunumuz. Karakterlerimiz bir macera oyununa yakışabilecek en iyi karakter olan Sherlock Holmes'un yanı sıra, Elisabeth, Lord Montcalfe, uşak ve Sherlock'un yardımcısı Dr. Watson. Ama bir daha sizi karşılayan insan dahil neredeyse hiçbir insan(!) görmüyorsunuz oyunda, karakterlerin çoğu oyunun sonunda ipuçlarından sıyrılıp gerçek olarak karşınıza çıkıyor. Ama sanmayın ki bu karanlık olayın kalbinde tamamen yalnızsınız. Oyunda ilerledikçe, etrafta gördüğünüz bütün heykellerden, resimlerden, hatta yerdeki tozlardan, yerinde durmayan bir kitaptan, saksıdaki bir paradan, kısacası her şeyden şüphelenmeye başlıyorsunuz. Çünkü malikanedeki her şey doğa üstü varlıklardan ve güçlerden bahsederek birşeyler saklıyor. Tabi bu şüphenin ciddileşmeye başladığı ilk an, bir kapı aralığında yerde bulduğunuz bandajı elinize aldığınız zaman.. Oyunun adından da anlaşıldığı üzere, bu kadar ürkütücü bir durumda olmanız yetmez gibi, bir de mumya takılıyor peşinize.. Ama Sherlock hiçbir zaman bu mumyanın gerçekliğine inanmıyor! Lord Montcalfe'e ne olduğunu bulmak düşündüğünüz kadar kolay olmasa da, dedektifimiz pes etmiyor. Oyun ilerledikçe burada ne oluyor sorunuz yavaş yavaş şekillenmeye başlıyor.. Bu yüzden oyunda çözmeye çalıştığımız sır ana eleman olmak yerine, bir süre sonra yerini küçük bulmacaların çözülmesi merkezli bir oyuna bırakıyor. Oyun yer yer kısa oyun videoları ile git gide daha da heyecan kazanıyor; ancak esas hareketi ve oyunu keşfetmenizi sağlayan etmen, çeşitli bilmeceleri çözmenizi sağlayacak eşyaları her yerde aramanız. Halının desenlerinden dolayı görülmesi neredeyse imkansız olan bir iğneyi bile, o bölmeden yirmi otuz defa geçtikten sonra bulmak zorunda kalıyorsunuz, nitekim o iğne olmadan ilerki bölümlere geçmenizi sağlayacak düzeneği kuramıyorsunuz, veya kapıyı aktif hale getiremiyorsunuz. Ama dedektifimizin keskin gözlerinden kaçmayan ayrıntılar, mükemmel nedenlendirme yetenekleriyle birleşince en gizemli gerçekleri bile çözebilecek bir karakter oluyorsunuz.Sadece durum değiştirecek düzenekler de kurmuyorsunuz, oyunun ilerleyen bölümlerinde zorlaştıkça zorlaşan sorunları aşmak için kimi zaman kare karalamaca oynuyorsunuz, kimi zamansa çeşitli kimyasalları karıştırıp kendinize meşale yapıyorsunuz, veya bir kapının arkasından anahtarı düşürüp kapı eşiğinden almaya çalışıyorsunuz. En olmadı, gördüğünüz bütün heykelleri ve tabloları mıncıklayıp, arkalarından çıkacak olan kum bile olsa buna ihtiyaç duyuyorsunuz. Etrafta gördüğünüz her türlü alet çantası, tahta, yağ diski, kibrit gibi madde hayati önem taşırken; malikanenin her tarafında, makinelerin çalışma mantığı kadar zorlayan, sırrın mantık zincirinin kurulmasını sağlayan notlar, kağıtlar, fotoğraflar ise Sherlock Holmes'un zekasını ve dedektifliğini bir kez daha kanıtlıyor bize. Gerçekten oyun deneyimi ve kurnazlık isteyen bu oyunda, bir yerden sonra çıldırıp pes etmemek elde değil :)

Beş level olan oyunda, neredeyse otuz kırk tane ayrı oda benzeri yer var. Her levelda malikanenin başka bir bölümü ulaşımınıza açık oluyor; ancak bu demek değil ki araştırılacak alan az. Odalardaki eşya, ayrıntı ve problem miktarını görünce, her levelda her odanın açık olmadığına seviniyorsunuz :) Ayrıca bu odalar durağan da değil, diğer odada yaptığınız bir değişiklik bulunduğunuz odada açılan bir bölmeye sebep olabilir; aman dikkat, minik bir taşı yerden almanız diğer odanın yerle bir olmasına bile neden olabilir! Bazı bulmacaların yanlış çözülmesi veya verilen çözülme zamanını aşmanız ölmenize bile sebep olabiliyor, oyun ilerledikçe de bunlar artıyor o yüzden sık kaydetmenizi öneririm. Levelların da kendi içlerinde genelde oda oda olmak üzere farklı bölümleri var. Her odadaki ayrıntı o kadar çok ki, bir odaya girdiğinizde ilk yapmanız gereken her ayrıntıdan alabildiğiniz kadar bilgi, ve etraftan alabildiğiniz kadar ipucu toplamak. Çünkü maddeleri ve eşyaları ileride kullanmak için çantanıza atmanızın yanı sıra, Sherlock gördüğü ve duyduğu - ve hatta düşündüğü :) - her şeyi not alıyor. Ayrıca delil olduğunu düşündüğü evrakları, fotoğrafları ve gizli belgeleri ise ayrı bir bölümde derliyor. Sherlock'un mükemmel analiz etme ve olay çözme gücü ise, sadece oyunun sonunda karşımıza çıkıyor. Yine de bütün bunların birbirleriyle olan ilişkisini gördüğünüzde senaryoya ve dedektifin gözlemlerine hayran kalmamak elde değil.

Peki Bulmacalar?

Bulmacalara gelirsek, çoğunluğu envanterinizdekileri kullanarak çözeceğiniz, makine yaratma, eksik parça koyma, yeni bir fiziksel sistem inşa etme gibi sorunlar. Bazı macera oyunlarında sıkça kullanılan resim kaydırma gibi basit bilmecelerdense sadece iki tane var.Ancak diğer mantıksal bulmacaların sayısı da pek azımsanacak miktarda değil; belli bir kombinasyonda sayı/harf girme, belirli butonlara bilinmeyen bir sırayla basma, eşyaların sırasını bulma gibi. Bunların ip uçlarını bulduktan sonra çözülmesi o kadar da zor olmuyor, deşifre edeceğimiz ipuçlarının zorluğu daha ön planda. Ama dediğim gibi, etkileşimli objeleri ekranın her bir noktasını sabrınız taşana kadar gezinmeniz gerektiği gerçeği mantık kullanımını gölgede bırakıyor. Bu kadar zor dedikten sonra, bu konuda ufak bir hile söylemek istiyorum, çoğu oyun sitesi bu oyunun hileleriyle dolu da olsa :) Bir malzeme aradığınızı ama nasıl bir şey olduğunu veya nerede olduğunu bilmiyorsanız; oyunu kurduğunuz dosyanın içinde, o anki levelınızın dizininde, o eşyanın ne olduğunu, hangi odada olduğunu ve Sherlock'un loglarından o eşya hakkında nasıl bir yorumda bulunduğunu görebilirsiniz ;) Bunların dışında, zamana karşı bütün ip uçlarını bulup çözmeniz gereken iki bölüm var, ama zaman sınırlaması gayet yeterli. Biri hariç, bir problemde saniyeler içinde ne olduğunu bile anlamadan oyunu kaybedebiliyorsunuz, çok sık kaydetmenizi hala şiddetle öneriyorum.

Ses, Görüntü, Kullanım

Gördükleri karşısında konuşan, hatta bıdı bıdı her şeye tepki veren :) , Sherlock'un sesi ve vurguları çoğu zaman bize ne yapacağımız konusunda yol gösterirken, oyunun müzikleri genelde Mısır temalı. Gerilim arttığında müzikle daha da korkabileceğiniz gibi, bu gerilimin sürekli oyuncuyu bağlı tutabilecek kadar yüksek olmasını bazen de müziklerin bozduğunu söyleyebilirim.

Dediğim gibi, macera oyunlarında gelenekleşen "point-and-click" piksel avı Mystery of the Mummy'de hat safhada. Bu kadar ayrıntıya gerek duyulduğu için de, oyunun grafikleri, görüş açısı, hareket kabiliyeti, araştırma gücü gibi özellikleri çok gelişmiş olmalı.. diye düşünsek de; 3D görünümlü olan ama 3D grafik motoru kullanmayan bu oyun, aradığınızı bulmak konusunda biraz zorluyor.. Grafik menüsünde sadece filtrelemeye yer verilen ve 640x480 çözünürlükte çalışan oyunumuz, renkleri açısından da gizli düğme ve raflarda pek yardımcı olmuyor. Yine de, böyle olması bulduğunuz eşyalarda duyduğunuz sevinci artırıyor diyebilirim :D Oyunu Sherlock olarak oynadığınız için onun gözünden etrafa tam görüşle bakabiliyorsunuz; Sherlock'un kendisini sadece üçüncü kişiden çekilmiş videolarda görebiliyoruz. Ana ekranda sadece bir çanta ve bir defter var oyundan uzaklaşan. Çantada topladıklarınız bulunurken, deftere bastığınızda oyunu kaydetme/yükleme bölümü, topladığınız evrakların saklandığı bölüm ve oyundan çıkış bulunmakta. Bu menünün müziği olmaması ve çantamızdakilerin ayrıntılı incelemesi/açıklaması olmaması oyunun eksisi de olsa, o kadar olur :) Arayüz kullanımı da kolay olan oyunda, kaydetme slotu altı tane olması bir dezavantaj diyebilirim; ama beğendiğiniz videolara geri dönmek dışında fazla slotları pek kullanmıyorsunuz zaten. Oyun ben kullandığımda tek CD idi, sanırım hala öyle :) Tam kurulumda CD gereksinimi olmadan ve sinir bozucu gecikmelerden uzak bir şekilde oyunun keyfini çıkarabiliyorsunuz.

Ayrılırken...

Derken son sahnede bütün olayların nasıl da birbirine bağlı olarak çözüldüğünü görüyorsunuz, herkes Sherlock Holmes'un bir olayı daha nasıl çözdüğünü hayran hayran anlamaya çalışırken oyun bitiyor. Açıkçası bazı yerlerde vazgeçip "amaaan, şunu oynarım en azından daha renkli" diyesiniz gelse de, oyun bir yandan da çok tuhaf bir çekiciliğe sahip. Görkemli grafikler yerine, cesaret isteyen bulmacaları seçerim diyorsanız (veya bilgisayarınızın kaldırabileceği "heyecan" bu kadarsa :D ), The Mystery of the Mummy tam sizin oyununuz. Yazın son günlerinde okullar açılmadan bitirebileceğiniz bu oyunu Linux üzerinde Wine ile de oynayabilirsiniz. Böylece bir sayımızın daha sonuna geldik. Ekim sayımızda görüşmek dileğiyle, tüm bergisever dedektiflere mumya peşinde iyi oyunlar =)