Merhaba e-bergi okurları. Dünya’nın dört bir yanından oyun geliştiricilerinin aynı anda ve aynı tema üzerine oyun geliştirdiği etkinlik Global Game Jam’in bu yıl sekizincisi düzenlendi. Her ülkeden binlerce insan, kendi yerel saatinde 23 Ocak Cuma 17.00’da yarışmaya başladı, ve 48 saat boyunca, 25 Ocak Pazar günü 17.00’a kadar oyun geliştirmeye çalıştılar. Her yıl olduğu gibi, bu yıl da yarışmanın Türkiye ayağı ODTÜ ATOM, İstanbul BUG ve İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde düzenlendi. Hatta bu sene Elazığ’da, Konya’da ve Kıbrıs’ta da 3 ayrı Game Jam noktası açıldı. Biz de ODTÜ Bilgisayar Topluluğu üyeleri olarak hem ODTÜ ayağında, hem BUG ayağında yarışmacı olarak yerimizi aldık.

Yarışmanın İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi BUG ayağı yaklaşık 90 kişiye ev sahipliği yaptı. Yarışmacılar arasında daha önceki GGJ’lere katılmış olanlar da, ilk kez katılanlar da vardı. 17.00’da başlayacak yarışma için, yarışmacılar ve organizatörler saat 15.00’da toplandı. O 2 saatlik süreçte kişiler birbirini tanıdı, sohbet ve muhabbet ortamı henüz yarışma başlamadan kurulmaya başladı. Geleneksel Keynote videoları izlenip sponsor sunumları yapıldıktan sonra, yarışmanın teması açıklandı: “What Do We Do Now?”. İnanın, ekrana bu yazı geldikten sonra, “asıl tema birazdan açıklanacak herhalde” diye bekledim. Büyük ihtimalle “ilk anda en çok dumura uğratan” temalar arasına girmiştir. Fakat 2 günün sonunda fark ettik ki, böylesi kötü görünen bir temadan bile çok güzel fikirler çıkabiliyormuş.

BUG’da yarışmacı sayısının ATOM’dakine göre daha az ve yarışma alanının daha dar olmasını, organizatörler bir avantaja çevirmiş. Tema açıklandıktan sonra oyun fikri olanlar birer birer sahneye çıkıp aklındakileri paylaştı, ve böylece takımlar kurulmaya başlandı. Takımlar 48 saat boyunca akıllarındaki oyunu geliştirdi. Sürekli belirtildiği gibi, GGJ’nin ruhu yarışmak değil, eğlenmek ve sosyalleşmektir. Bir rekabet ortamından çok, herkesin birbirine yardım ettiği, sürekli oyun muhabbeti dönen bir ortam vardı.

Bence bu seneki en güzel gelişmelerden biri de, oyun basınının ve şirketlerin GGJ’ye olan desteğiydi. BUG’da Riot Games ve Gamist’in sponsorluğu, Ankara’da Dijital Oyun Geliştiricileri Derneği’nin katılımı, Oyungezer yazarlarının Ankara, İzmir ve İstanbul’da bulunması, oyun basını ve geliştiricilerinin kaynaşmasına da ortam hazırladı.

BUG’da geçen 48 saat sonunda, her takım oyunlarını sahneye çıkıp sundu. Gravity filminin simülasyonundan, 8 bit keşan düğününe kadar çok orjinal ve eğlenceli oyunlar çıkmıştı. Augmented Reality’nin ve Online oynanan oyunların fazlalığı dikkat çekti. GGJ bir yarışma olmadığı için, herhangi bir kazanan seçilmedi. Asıl kazanılan, orada geçirilen eğlenceli vakitler, ve ortaya çıkan oyunlar oldu.

Her sene olduğu gibi bu sene de ATOM’un düzenlemiş olduğu Ankara ayağı ise bir hayli kalabalıktı. Bilhassa, jam’den once “Programcılar şu tarafa, görselciler şu tarafa!” anonsundan sonra daha çok göze çarpan bu kalabalık belli ki görselciler tarafından oluşturuluyordu. Geçtiğimiz senelerde cereyan eden görselci sayısının azlığından bu sene eser yoktu; oyunların hepsi pırıl pırıl görünüyordu. Toplamda ise yaklaşık 180 katılımcıyla kendi rekorunu kırdı ATOM. Jurinin en beğendiği oyunlar ise Hayali ve GameBrain ekipleri tarafından geliştirilen Tengri ve We Are To Survive oyunları oldu. Geçen senelerden farklı olarak, bu sene “kazananlara” ödül vb. verilmedi. Bence bunun doğru yolda bir gelişme olduğunu, GGJ’nin amaçları arasında yarışma ruhunun barınmaması gerektiğini vurgulamakta fayda var.

Şunu belirtmeden de geçemeyeceğim; GGJ’nin en güzel yanı, oyun geliştiren ve birbirini daha önce hiç tanımayan kişilerin orada bir araya gelmesi. Bu yüzden GGJ gibi etkinliklere, Türkiye’de oyun sektörünün gelişmesi ve oyun kültürünün yaygınlaşması için daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Ayrılırken en çok duyduğum şey “seneye tekrar görüşürüz” sözüydü. Sizler de, daha önce hiç oyun geliştirmemiş olsanız dahi, GGJ’lere katılmaktan, ve o ortamda bulunmaktan çekinmeyin.

Kaynakça: