Merhabalar,
Bu ay sizlere oldukça basit ama bir o kadar da eğlenceli bir oyun olan World of Goo’yu tanıtacağız. Bir tür bulmaca çözme oyunu olan ve 2008 yılında bir çok oyun otoritesi tarafından yılın en iyi oyun listelerine dahil edilen World of Goo’nun kendisine geçmeden önce oyunun yapılışı ile ilgili bir kaç ufak bilgi vereyim.
Oyunumuz Electronic Arts’tan ayrılan 2 kişinin kurduğu 2D Boy adlı bir firma tarafından yapılmış (ki firmada başka çalışan yok zaten. :) ). Ofis olarak “kablosuz interneti olan herhangi bir kafe”’yi kullanmışlar. Yapım maliyeti de sadece 10.000$. İşin güzel tarafı da böylesine mütevazi bir bütçesi olmasına rağmen milyon dolarlık bütçesi olan bir çok oyuna kafa tutmayı başarıyor. Aranızda güzel fikirleri olan arkadaşlar için bir şeyler söylemek gerekir ise; evet umut var :).
E Oyunun Kendisi?
Oyunun amacı çok basit aslında. Oyunumuzda amaç “goo” adı verilen çeşitli renkte ve özellikte olan topları bir çeşit su borusuna ulaştırmak. Peki bunu nasıl başarıyoruz? Goo’ları kullanıp çeşitli şekillerde kuleler, köprüler vs. yaparak.
Peki bu sürekli tekrar edilen “goo” ne? Goo küçük şirin bir top aslında. Komik gözlerle sizi (fare imlecini) takip eden, küçük meraklı bir çocuk gibi sağa sola giden bu toplar oyun boyunca bir an bile yanınızdan ayrılmayacaklar :). Goo’ların en önemli özelliği birbirlerine bağlanabilmeleri. Bölümleri goo’ları birbirine bağlayıp çeşitli yapılar kurarak tamamlıyoruz.
Bu goo’ların renkleri ve şekilleri özelliklerini belirliyor. Örneğin yandaki resimde bunlardan iki tanesini görebiliriz. Bir tanesi siyah olanlar. Bunlar en basit goo’lar. Aynı anda sadece 2 tane ayrı goo’ya bağlanabiliyorlar ve bağlanınca bir daha sökülemiyorlar. Öteki tür ise kuru kafa şeklinde olanlar. Köprünün altındaki dikenleri farketmişsinizdir. İşte bu kuru kafa türü diğer bütün goo’lar için ölümcül olan bu dikenleri sallamazlar. Neden? Çünkü zaten ölüler :).
Oyunda tabi ki bu iki türden başka bir çok tür goo var. Örneğin yeşil goo. Bunun en büyük özelliği takıldıktan sonra geri çıkarılabilmesi. Ayrıca aynı anda 3 noktadan bağlanabiliyor ve siyah olanlarından daha sertler, kolay kolay esnemiyorlar. Ya da balon var. Bağladığınız noktada kaldırma kuvveti oluşturuyorlar (başka da bir şey beklenmezdi herhalde.) Yandaki resimde de güzel ve çirkin (peki hangisi güzel, hangisi çirkin :) ) goo’lar var. Ne işe yaradıklarını oynayınca daha iyi anlarsınız :). Bunların da dışında bir çok goo var ama hepsini anlatmanın pek bir manası yok; oyunda ilerledikçe kendiniz zaten bunu çok rahat çözebilirsiniz.
Peki Bu Oyunu Ben Niye Oynayayım?
Bir kere oyun inanılmaz eğlenceli. Başından kalmak istemeyeceksiniz. Kendinizi kaptırıp sürekli olarak “Bu son bölüm bu günlük bırakıyorum.” diyip bitirene kadar oyunun başından kalkamayacaksınız. Oyunun konsepti oldukça basit olsa bile neredeyse hiç bir yerde tekrar barındırmıyor. Her bölüm diğerlerinden oldukça farklı. Sürekli yeni bulmaca çeşitleri çıkıyor ve elinizdeki goo’lar ile farklı kombinasyonlar yapmaya yönlendiriyorsunuz.
Oyunun grafikleri ise 2B boyutlu ve oldukça sade ama oyundaki çizimler harika; komik, eğlenceli ve çok şirin. Sesler ve müzik ise ayrı birer şahaser. Oyunun en sağlam noktası da her öğenin birbiri ile çok iyi uyumlu olması. Hiç bir nokta sırıtmıyor, her şey yerli yerine tabiri caizse “cuk” diye oturmuş :). Bu arada oyunun eğlenceli bir konusu da var. Bütün bu curcunanın içinde konuyu kaçırmayın.
Oyun İle İlgili Birkaç İpucu
Unutulmaması gereken en önemli nokta goo’lar ve kurduğunuz bağlantıların belirli bir ağırlıklarının olduğu. Tabi bir de her bağlantı sadece belirli bir miktar yük taşıyabiliyor ve bu miktar bağlantıyı kuran goo’nun tipine göre değişiyor. Bir de bunlara goo’ların sürekli meraklı küçük çocuklar gibi sağa sola hareketlerini eklerseniz zorluk katsayısı biraz artıyor.
Goo’lar genelde boruya doğru gitmeye çalıştıkları için kurduğunuz yapılarda buna dikkat edin. Örnek olarak 2 yükseklik arasına köprü yapacaksanız köprünün kendi ağırlığının yanında bir de goo’ların ağırlığını düşünmelisiniz. Bu yüzden tavsiye köprüleri genelde çapraz (direk ileri değil, yukarıya ve ileriye.) olarak yapmanız. Böylece ağırlık bindikçe köprünüz düzleşir :). Goo ağırlığı ile ilgili önemli bir nokta da sol fare tuşu ile kullandığınız düdük (oyunun en başında yok sonradan öğreniyorsunuz.). Düdük kullanıldığı zaman bütün goo’lar fare imlecine gitmeye çalışırlar, yani bir nevi ağırlık ayarlaması.
Boruya ulaştığınız zaman boru hatırı sayılır bir çekme gücü yaratır. Bu özelliği kesinlikle kullanın. Deli gibi sağa sola sallanan kulenizi bu çekim gücü sabitleyecektir. Ayrıca bu çekim gücü sayesinde sökülebilir bir kaç goo’yu söküp topladığınız goo miktarını artırabilirsiniz. Bunu kullanmanın bir yolu da en sonra bir kaç adımı hızlıca yapınızın yıkılmasına fırsat vermeden tamamlamak. Genellikle çekim gücü sallanan yapıları ayakta tutmaya yetiyor ama şansınızı çok zorlamayın :).
Goo’ların özellikleri çok değişken. Örneğin yeşil goo’lar yerleştirildikleri yeri ortalıyorlar. “Nasıl yani?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Yani nasıl bağlarsanız bağlayın yeşil goo’lar bağlandıkları yerden eşit uzaklıkta durmaya çalışıyorlar. Ya da albino olanlar aşırı derecede elastikler. Ya da zıplayan goo’ların bir eylemsizlikler var. Yani bir yerden zıplayıp diğer yere ulaştıklarında vardıkları yeri itiyorlar (ki bunu kullanacaksınız :) ). Ayrıca yaptığınız ufak bir hata sonucu yere düşmeye başlayan goo’ları havada yakalayabilirsiniz.
Farketmişsinizdir ilk resminde (köprü) beyaz kanatlı ufak böcekler var. Bunlar zaman böcekleri ve üzerlerine tıkladığınızda bir hamle geriye alıyor oyunu. Yani yaptığınız bir hata yüzünden bütün yapınız göçer ise hemen üzülmeyin; bir zaman böceği kullanın mutlu olun :). Yalnız dikkat edin bu böcekler sınırlı ve sadece hamle yaptıkça çıkıyorlar.
Her bölümde topladığınız fazla goo’lar ile sonradan bir kule yapıyorsunuz. Amacınız bu kuleyi en yukarı taşıyıp rekorlar kırmak ise size şans diliyorum, işiniz gerçekten zor. Ama bu amaç için çok da fazla goo toplamaya kasmayın çünkü kule için en fazla 300 tane goo kullanabiliyorsunuz.
LCD monitör kullanan arkadaşlar düşük çözünürlükten rahatsız olabilir. Bu sorunu bir dosyada ufak bir değişiklik yaparak aşabiliyoruz. World of Goo kurulum klasörünün altındaki “properties” altında “config.txt” bahsettiğim dosya. Bu dosyayı açıp çözünürlük ile ilgili değişkenler ile oynayabiliyoruz. Çözünürlüğü değiştirirken tazeleme oranını da (refresh rate) ayarlamayı unutmayın.
Hadi Kapatıyoruz
Özet olarak bu oyunu oynayın arkadaşlar. Pişman olmayacaksınız. Benim gibi 2 defa baştan sona bitirip sonra da “napıyorum ben ya” diyip sonra tekrar bitirmek isteyeceksiniz. Tabi bu sefer OCD’ye (Obsessive Completion Distinction ya da takıntılı bitirme şöhreti.) kasarak. Bu arada oyun hem Windows, hem Mac OS X, hem linux hem de wii için çıktı. Yani "Pardus’ta çalışmıyor.. :(" oynamamak için bir bahane değil :).