Yeniden hoşgeldiniz sevgili okurlarımız! Bu ayki incelemem bilişim sektöründe son kullanıcıyı çok yakından ilgilendiren Windows 8 hakkında. Microsot’un Windows 8 ile ilgili asıl amacı ise tablet ve telefon sektöründe adını duyurabilmek gibi görünüyor. Bunu yapabilmek için şu an en popüler işletim sistemleri olan Android ve iOS a üstünlük kurması gereken Microsoft, Windows 8 ile bunun yolunu bulmuş: hem telefonunuzun hem tabletinizin hem de bilgisayarınızın aynı işletim sisteminde, aynı kullanıcı hesabıyla eşzamanlı bir şekilde çalışmasını sağlamış. Tabii ki bunun için 5-6 sürümdür küçük değişikliklere uğrayan arayüzünden bilgisayarın donanımıyla kurduğu ilişkiye kadar pek çok özelliğini yenilemesi gerekti.
Arayüz Değişimi
Windows, kullanımı açısından çok fazla yenilik yapmış bu sürümde. Tabii en göze çarpan değişiklik başlat menüsü. Artık başlat menüsü yok, başlat ekranı var. Bütün uygulamalarınız ve istediğiniz programlar burada gösteriliyor. Bu programları kategorilere ayırıp istediğiniz düzene getirebiliyor, boyutlarını ayarlayabiliyor, arkaplanı değiştirebiliyor, istediğiniz klasör veya dosyaları buraya koyabiliyorsunuz.
Windows artık program mantığından da uzaklaşıyor ve bütün mobil platformlar gibi uygulamalara geçmeye başlıyor gibi. Uygulama mantığının en büyük getirisi ise açtığınız her uygulamanın -tıpkı pek çok hazır Linux dağıtımında da karşımıza çıkan çalışma alanları gibi- özerk bir alana sahip olması demek. Hatta Windows masaüstünde büyük bir yenilik de yapmış: ekranda sağa ve sola farklı uygulamarı açıp birden fazla uygulamayı aynı anda kullanmanızı sağlamış. Bu yeniliklerle Windows kullanımı çok fazla değişmiş oluyor.
Bunun dışında Microsoft yine diğer mobil platformlardan örnek alıp kendi uygulama pazarını kurmuş. Şimdilik uygulama sayısı Android ve Apple’ın pazarlarından çok daha düşük olsa da önemli uygulamalar bulunabiliyor. Daha önceki sürümlerden farklı olarak uyumluluk modu artık çalışıyor ve Windows’un en büyük problemi olan kopyalama süresi de artık hesaplanabiliyor.
Teknik yenilikler
Windows’un en çok öne çıkardığı özellik ise hız. Windows artık hızlı açılıyor. Açma tuşuna bastıktan yaklaşık 10 saniye sonra bilgisayarınız kullanıma hazır oluyor. Bunu devrimsel olarak adlandırmayı sevdikleri bir hareketle, alışılageldik önyükleme(boot) biçimini değiştirerek başarmış. Artık bilgisayarı kapatıp açtığınızda bilgisayarınızın önyükleme yöneticisi çalışmıyor, ayrıca Windows bilgisayarın son halini sabit sürücüye kopyalayıp her şeyi baştan açmakla uğraşmıyor. Bu Windows’un yavaşlığını çok başarılı bir şekilde gidermiş. Ama bu durum birden fazla işletim sistemi yüklemekte ciddi sorunlar oluşturabiliyor. Başka bir işletim sistemi yüklendiğinde ise bu hızlı açılma özelliğinden vazgeçmek zorunda kalıyorsunuz. Donanımı kullanırken yaptığı bu değişiklik, yalnızca Windows açısından bakıldığında büyük bir atılım.
Bu yeniliklerle Windows mobil piyasadaki yarışa dahil olabilir mi bilinmez; ama o klasikleşmiş çizgisinden kurtulmayı bu sefer başardığı bir gerçek. Bu değişiklikler bilgisayar kullanımını da hızla değiştirecekmiş gibi gözüküyor. Bakalım bekledikleri etkiyi yaratabilecekler mi?