Merhaba sevgili e-bergi okurları,
İnterneti etkin şekilde kullanmak çağın gereği olmuş durumda. Evimizde ya da bir kafede otururken hatta dersteyken bile internete bağlı olma gereği hissediyoruz. Sosyal paylaşım sitelerinde oluşturduğumuz sanal kimliklerimize ve sanal hayatlarımıza devamlı ulaşmak istiyoruz. Ama tabi ki sadece kendi sanal hayatımızla mı ilgileniyoruz? Yoksa başkalarının sanal hayatlarına bir şekilde dahil oluyor ve etki ediyor muyuz? Bu ilk yazımda sizlere sanal dünyadan bahsetmek istiyorum.
Bildiğiniz üzere Türkiye, dünyanın çok ünlü sosyal paylaşım sitesi Facebook’ta kullanıcı sayısı bakımından Avrupa’da birinci gelmekte. Facebook’un yanı sıra Twitter gibi diğer ünlü siteleri de aktif olarak kullanıyoruz. Durum güncelliyoruz, dünya görüşümüzü bir şekilde internet üzerinden yansıtmaya çalışıyoruz, arkadaşlarımız ile buralardan haberleşiyoruz, fotoğraflar paylaşıyoruz, nerde olduğumuzu, ne yaptığımızı anında arkadaşlarımızla paylaşmak için bu siteleri kullanıyoruz. Peki, gerçekten sadece arkadaşlarımızla mı paylaşıyoruz?
Gerçek hayatta daha çok dikkat çekmek veya başkalarını incitmek amaçlı birilerinin, başkalarına okulda veya sokakta yaptığı zorbalığı kolayca ayırt edebiliriz. Böyle bir duruma maruz kalan kişi evine geldiği an tüm bunlardan kurtulmuş olur. Peki ya sanal zorbalık? En başta üzerinde durduğum, internetin yoğun şekilde her yerde kullanılması, sanal hayatımızla sürekli bağlantı halinde olmamıza neden oluyor. Bu da demek oluyor ki, sanal zorbalığa maruz kaldığımızda, kaçacak hiçbir yerimiz yok. Ya da yine bir soru: Yok mu? İnternet paketlerini iptal etmekten başka çare yok mu?
Sanal zorbalık nedir?
İletişim teknolojisini kasıtlı olarak birini incitmek ve ona bir şekilde zarar vermek amacıyla kullanmaya sanal zorbalık diyoruz. İnternet üzerinden çeşitli web sayfalarını, sosyal ağları kullanarak veya cep telefonu gibi diğer önemli iletişim araçlarını kullanarak biri hakkında kasıtlı olarak yanlış şeyler yaymak, onu kötülemek, aşağılamak, hakaret etmek, korkutmak, kontrol etmek,kandırmak, ona uygunsuz içerikli e-postalar, mesajlar yollamak, onun izinsiz fotoğraf ve videolarını çekmek, bunları yayınlamak, onun bilgisayarındaki vb. bilgilerine bir şekilde ( virüs vb.) ulaşmak gibi davranışlar sergilemek sanal zorbalığa girmektedir. Bir oyun sırasında mesaj yoluyla hakaret etmek, başkasının adını kullanarak web sayfaları, bloglar, kullanıcı hesapları açmak, bu kişinin saygınlığını zedeleyecek davranışlarda bulunmak gibi değişik daha birçok durum bu listeye eklenebilir. Böyle bir duruma maruz kalan kişi yani sanal kurban, sanal zorbayı uyaracaktır, uyarmalıdır. Devamlı aynı kişi tarafından bu tür saldırılarda bulunulması halinde ya da ilk durumda, bir suç işlenmiştir. Kasten, sürekli ve düşmanca yapılan bu teknoloji tabanlı saldırıları görmezden gelmek, katlanmak gibi bir durum söz konusu olamaz.
Kimler sanal zorba oluyor?
Yukarıda bahsettiğim davranışları sergileyen kişilerin sanal zorba olduklarını söylemiştim. Biraz da bu kişilerin sosyal yaşantıları ve çevresel faktörlerden bahsetmek istiyorum.
Araştırmalar siber zorbalık durumunun en çok ortaokul ve lise yıllarında meydana geldiğini gösteriyor. Cinsiyete göre yapılan araştırmalar ise değişiklik göstermekte. Yani “erkekler kızlardan daha çok sanal saldırılarda bulunuyor” gibi bir şey diyemeyiz. Gerçek hayatta “zorbalık” veya “kabadayılık” gibi davranışları sergileyen kişilerin ise, eve gittikten sonra da sanal ortamda bu eyleme devam ettikleri belirtiliyor. Üstelik sanal zorbalığın çok kolay yapılabildiği de bir gerçek. Peki, en çok sanal zorbalık olaylarına rastlanan yaşların ergenlik zamanı olduğunu göz önünde bulundurarak, küçük yaştaki çocukların neden böyle bir davranış bozukluğu sergilediğini sormamız gerekiyor. Aile faktörü burada da çok önemli. Aile eğer sevgi göstermiyorsa, çocuğuyla yeterince ilgilenmiyorsa, çocuğuna sorumluluk, saygı, yardımseverlik, hoşgörü, dürüstlük gibi güzel davranışları kazandıramamışsa çocukta böyle davranışlar görülebilir. Önce okulda, başka çocuklara karşı zorba davranışlar başlar. Bunun temelinde ise nefret, korku, kıskançlık, aile tarafından kazandırılamayan öz güven eksikliği gibi nedenler yatmaktadır ve bu davranış bozukluğu ilerleyen yaşlara da taşınacaktır. Bir azınlık ise, yaptığı eylemin, örneğin başka birinin de yer aldığı bir videoyu izinsiz yayınlamanın sanal zorbalık olmadığını, zaten herkesin bunu yaptığını düşünmektedir. Ancak böyle bir durumda bile ailenin veya eğitim kurumlarının “Sanal zorbalık nedir? Kimler sanal zorbadır? Sanal saldırıların, maruz kalan üzerindeki etkileri nelerdir?” gibi konularda bilgilerinin ve sanal zorbalığı engellemekteki çabalarının yetersiz olduğunu görüyoruz.
Mağdurlar nasıl etkileniyorlar ve ne yapmalılar?
Araştırmalara göre, mağdurlar yani sanal kurbanlar, kendilerine göre tedbirlerini almaya çalışıyorlar. Bu tedbirler arasında sanal zorbalık yapan kişiyi uyarmak ve aralarındaki iletişimi engellemek yer alıyor. Ama bu yeterli mi? Mağdurların %70’i, sanal zorbayı “engelleme” yoluyla bu durumdan kurtulduklarını belirtirken, her şeye rağmen sanal zorbalıktan kurtulamamış olabilecek %30 ne yapmalı?
Sanal mağdur durumdan nasıl etkilenir? İnternetin yaygınlaşması ile sanal zorbalık olayları yaşanmaya başlamıştı ama dünya bir olay sonrasında durumun ne kadar ciddi olabileceğinin farkına vardı. Tyler Clementi adlı 18 yaşındaki eşcinsel gencin, oda arkadaşı tarafından gizlice çekilen videosunun Twitter’da paylaşılması sonrasında, çocuk George Washington Köprüsü’nden atlayarak intihar etti. Bu olay, sanal zorbalığın ne kadar kötü sonuçlanabileceğinin bir örneğidir. Bu tür örnekler göz önüne alınarak Türkiye’de de sanal zorbalık davranışını ortadan kaldırmaya yönelik önemli çalışmalar yapılmalıdır. Çünkü rahatsız edici, tehdit ve hakaret içeren her türlü teknoloji tabanlı saldırılar, sanal kurbanın psikolojisini derinden etkilemektedir. Sanal saldırı, sanal dünyasında kalmaz. Mağdurun sosyal hayatı, okul hayatı, arkadaşlık ilişkileri ve ailevi ilişkileri bozulabilir.
Bir şey yapmalı...
- Öncelikle böyle bir duruma düşmemek için her zaman tedbirli davranılmalı.
- Böyle bir durum karşısında sessiz kalınmamalı, korkulmamalı.
- Durum aile, öğretmenler ve arkadaşlar ile paylaşılmalı.
- Mevcut yasalar araştırılmalı ve gereken işlemler yapılmalı.
- Sanal zorba ile gerçekleşen yazışma vb. kanıt niteliğindeki elektronik belgeler saklanmalı, silinmemeli.
- Eğer bir sosyal paylaşım sitesinde, oyun sitesinde vb. hesabı olan birinden saldırı geliyorsa, bu sitelerin yöneticileri ile iletişime geçilmeli ve sanal zorba engellenmeli.
İnternet paketlerini iptal etmeye gerek yok yani... Herkese güvenli, mutlu sörfler...