Pek çok ofis uygulamasının uygulamanın halihazırda desteklediği, OASIS ve ISO onaylı, bir standart olan OpenDocument(ODF) [1], [2], [3] varken, Office Open XML(OOXML),* adında yeni bir standart onaylanmaya çalışılıyor. Standartlar herkesin üzerinde ortak karara varıp kabul ettiği ve kullandığı metinlerdir. Bu süreçten geçmiş ve onay almış bir standart varken, aynı alanda yeni bir standart ortaya atmanın gereksizliği aşikar. Bunun yanı sıra OOXML'in pek çok teknik yetersizliği var. Bir kaç örnek;

  • Eski MS Office belgelerine uyumluluk adına tanımlanmış, ancak nasıl işlenmesi gerektiği belirtilmemiş etiketler. Bunlar sadece "şu program gibi davran" diyorlar, örneğin Word95GibiBiçimlendir. Standart "açık" olduğunu iddia ederken, programların bu tarz özellikleri kullanabilmesi için adı geçen programların nasıl çalışığının bilinmesi gerekiyor. Bu ise OpenOffice gibi programların yıllardır uğraşıp halen %100 gerçekleştiremedikleri bir durum.
  • 1900'den önceki tarihler yanlış hesaplanıyor. MS Excel'in eski sürümlerinde, bir hata nedeniyle 1900 yılı artık yıl olarak işleniyordı. Yıllar öncesine dayanan bu hata 2007 yılında uluslararası bir standartta karşımıza çıkıyor ve "tarih/gün hesaplarını hatalı yapın" diyen bir standartımız oluyor. Bu konu hakkında bir yazı.

Liste daha devam ediyor, devamını aşağıda vereceğim adreslerde okuyabilirsiniz.

Ayrıca, OOXML'in içerdiği teknolojilerden bir kısmı patentlenmiş durumda. Patentlerin sahibi ise elindeki patentleri kullanarak Linux kullanan kişileri, şirketleri tehdit eden Microsoft. Standart yeterince açık olsa ve kabul edilse bile, bu standardı kullanan bir programı yazanlara Microsoft tarafından dava açılabilecek.

Peki zaten standardı olan bir konuda, pek çok teknik yetersizliği barındıran ve patent engelleriyle karşı karşıya olan yeni bir standart neden ortaya atıldı? OpenDocument ISO tarafından onaylandıktan sonra, pek çok ülkede hükümetlerin "açık standartlar" kullanma eğilimi artış gösterdi.

Bir devlet düşünün, arşivindeki eski tarihli belgeleri açamıyor, çünkü bu belgeler artık desteklenmeyen bir dosya biçiminde yazılmış. Dosya biçiminin içeriği gizli olduğu için sadece tek bir programla açılabiliyor, ve o şirket artık piyasada yok. Siz olsanız ne yaparsınız ?

Günümüzde böyle bir durum yok şimdilik, ancak bundan 10 yıl, 20 yıl sonra ne olacağını kim garanti edebilir? Bir şirket ürünü desteklemeyi durdurdu diye devlet arşiviniz kaybolup gidecek mi?

İşte açık standartların devletler için önemi bu noktada başlıyor. İçeriği tamamen bilinen bir dosya biçimi, belgenin oluşturulmasından yıllar sonra, belgenin oluşturulduğu program artık yoksa bile açılabilir. Açık standartlarla oluşturulduğu için tüm detayları bilinen dosyayı açmak, içeriğine ulaşacak programları elde etmek mümkün. Bunun önemi görüldükçe bu konuda istekler ortaya çıkmaya, devlet belgerinin hapis kaldığı kapalı dosya biçimlerine itirazlar seslendiriliyor. Çeşitli yasalarla açık standartların kullanılması zorunlu hale getiriliyor.

Bu noktada, aslında OASIS üyesi olan ancak ODF'nin standartlaşması aşamasında işbirliği için yapılan davetleri reddeden Microsoft, kendi Office serisi ürünlerinde kullandığı dosya biçimini XML tabanlı hale getiriyor, zaman kaybetmeden de standart olması için 6000 sayfalık bir belge hazırlanıyor. Standart olması için ECMA'ya yollanıyor, ECMA'da sadece IBM itiraz ediyor ve OOXML, ECMA standardı oluyor. Sonra ECMA bu devasa belgeyi ISO'ya yolluyor. Kıyamet de orada kopuyor.

Öncelikle ISO'daki ilgili komite OOXML'i "Fast Track" standart olarak işleme koyuyor. Bu yol, üzerinde herkesin anlaştığı, halen kullanılmakta olan ve birden faza bağımsız uygulayıcısı olan standartların bürokrasiye takılmaması için izleniyor. OOXML'e Microsoft dışında katkı yapan birisi yok, MS Office 2007 dışında kullanan program yokken "Fast Track" sürecinin işlemesi bir şeylerin tuhaf olduğunun göstergesi.

Daha sonraki oylama sürecinde, ilgili komiteye katılan üye ülkelerde ani bir artış görülüyor. Bu yeni katılan ülkelerin de neredeyse tamamı OOXML'e evet diyor. Pek çok ülkenin OOXML ile ilgili komitesine Microsoft ile iş yapan şirketlerin çalışanları katılıyor, hatta komite başkanı oluyorlar. İşler o kadar ileri gidiyor ki ulusal komite oylamasındaki usülsüzlüklerden ötürü İsveç "Evet" olan oyunu iptal ediyor. Ancak sonuçta yeterli sayıya ulaşılamıyor ve OOXML standart olamıyor. Ama her şey burada bitmiyor tabii ki, bir oylama daha var.

Bir sonraki aşama 2008 Şubat ayında yapılacak olan çözüm toplantısı(Ballot Resolution Meeting - BRM). Daha önceki oylama sırasında gündeme getirilen 3000'den fazla soruna çözüm aranması için düzenleniyor, ve ülkeler önceki oylarını değiştirebiliyorlar.

Türkiye'yi temsil eden Türk Standartları Enstitüsü ilk oylamada "Evet" oyu vermişti. Şubat ayındaki oylama için neler olacak bilmiyoruz. Ancak sakat bir tasarının standartlaşmaması için kollar sıvandı, bilişim dünyasından konuyla ilgili sesler yükseliyor. Günlüklerinde bu konuyu yazanlar artıyor. Özgürlük İçin sitesindeki çağrıdan sonra TSE Bilgi İşlem Daire Başkanlığı başkanının ve yine aynı dairede çalışan bir uzmanın Şubat toplantısına gideceği bilgisi geliyor TSE'den. Ancak bunun dışındaki sorulara bir cevap yok. *

Sonra, konuyu açıklayan bir belge hazırlanıyor. Bu konuyu mümkün olduğunca fazla kişinin dikkatine sunmak için, ve TSE'nin vereceği oyun OOXML'in hak ettiği koca bir "Hayır" olması için çaba sarfedilmesi gerekiyor.

Aşağıda konuyla ilgili derlediğim bağlantıları bulabilirsiniz.