Ziya Özkan Göktürk & Doç. Dr. Ertan Onur

Günümüzde neredeyse bütün iletişim altyapıları internetle bütünleşik hale gelmiş ve yaygın bilişim olgusuna olanak sağlanmıştır. Bu eğilim, yeni servis ve uygulamaların gelişmesini sağlamış ve böylelikle internet kullanıcılarının sayısı daha önceden görülmemiş şekilde artmıştır. Artan kullanıcı sayısının yanı sıra kullanıcı başına düşen, internete bağlı iletişim aygıtı sayısı da artmaktadır. Ayrıca bu aygıtların yetenekleri de çok gelişmiştir. Örneğin, cep telefonları sadece sesli iletişim sağlayan aygıtlar olmaktan çıkıp; internet tarayıcı, yüksek çözünürlükte görüntü yürütücüsü, fotoğraf makinesi ve hatta algılayıcı haline gelmiştir. Bütün bunlar, kullanıcı beklentilerini değiştirmiştir; herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda ve herhangi bir aygıtla yüksek miktarlarda çoklu ortam içeriğine ulaşabilmek ihtiyacı -kullanıcılar hareketliyken bile- ortaya çıkmıştır. Kablosuz iletişim araçlarının ve ağlarının da hayatımıza hızlı girişi sonucu, internetin kenarlarındaki kablosuz ağ ve aygıtların sayısında büyük bir artış gözlenmektedir. Bu durum Şekil 1’de gösterilmiştir. Aklınıza gelebilecek her türlü objenin internete bağlanması öngörülmektedir.

Şekil 1. Günümüzde İnternet'e bağlı aygıt miktarında önemli bir artış olmaktadır.

Yeni iletişim uygulamaları çoğunlukla bilgi tabanlıdır ve istenen çoklu ortam içerikleri büyük dağıtım firmalarınca sağlanabildiği gibi son kullanıcılarca da üretilebilmektedir. Başka bir ifadeyle; Youtube, Twitter, Facebook, Dropbox ve bunlar gibi uygulamalar internetin kullanım şeklini değiştirerek uçtan uca iletişim şebekesini, içerik dağıtım platformu haline getirmiştir. Geliştirilmekte olan aygıtlar sadece veri tüketicisi değil, aynı zamanda veri üreticisi haline de gelmiş ve üreten-tüketici kavramı ortaya çıkmıştır. Örneğin, kullanıcılar internetten görüntü izleyebilmenin yanı sıra kendilerinin kaydettiği görüntüleri de paylaşabilmektedir. İnsanlar ayda 6 milyar saat görüntüyü Youtube üzerinden izlerken, her dakika Youtube'a 300 saatlik görüntü yüklenmektedir . İndirilen görüntülerin yarısından fazlası mobil telefonlar üzerinden izlenmektedir. Üreten tüketici olgusunun İnternet'e etkisinin büyük olacağını söyleyebiliriz.

Bugünkü İnternet altyapısı, 1970'li yıllarda uzun mesafeli haberleşme ve kaynak paylaşımı için tasarlanmıştır. İlk zamanlarda akademik ihtiyaçları karşılayacak bir şebeke olarak tasarlanan İnternet altyapısı, zamanla ticari bir platform haline dönüşmüştür. Yaklaşık 40 sene önce, yalnızca veri iletişimi için tasarlanmış olan İnternet, artan güvenlik, başarım ve güvenilirlik ihtiyaçlarına yanıt vermekte zorlanmaktadır. Son zamanlarda ortaya çıkan sosyal içerik paylaşım ve mobil iletişim ihtiyacı İnternet'in tasarım paradigması ile tamamen uyumsuzdur. Ayrıca, İnternet Protokolü (IP) tabanlı olarak tasarlanan bu altyapının bir takım teknik kısıtları vardır; örneğin bir veri kümesine erişmek için, verinin hangi adreste saklandığının bilinmesi gerekliliği gibi.

Bu örneği biraz daha açalım. Bir kullanıcının ağda aramak istediği bir içerik olduğunda yaptığı tipik işlemler Şekil 2'de gösterilmiştir. Kullanıcı ağ tarayıcısını açar, adres çubuğuna arama motoru sunucusunun adresini girer, arama motorunun gösterilen ara yüzüne aranacak kilit kelimeleri yazarak arama düğmesine basar. Tarayıcıya gelen arama sonuçları arasından kullanıcı istediği bağlantıya gidebilir. Bu senaryoda, kullanıcının uçtan uca haberleşmeyi sağlayan sunucu adresini bilmesi zorunludur. Bu sorgu şebeke içinde internet protokolü kullanılarak sunucuya yönlendirilir. Arama yapan kullanıcı da, sunucu da İnternet'e erişim şebekesi üzerinden bağlıdır. Arama sonuçlarının oluşturulabilmesi için arama motorunun genel ağda var olan bilgileri çok önceden tasniflemiş olması gerekmektedir.

Şekil 2. Günümüzde tipik İnternet kullanımı.

Bu senaryoda kullanıcının esas amacı bilgiye ulaşmaktır, arama motorlarını ve adreslerini bilmesi gerekmemelidir. İnternetin ve genel ağın tasarımı uçtan uca haberleşmeyi gerektirdiğinden bu işlemler doğal olarak kabullenilmiştir. Bu senaryoda anlatılan bilgi ve içeriğe erişim yöntemini basitleştirmek mümkün müdür? Kullanıcılar sunucu adreslerini bilmeden de bilgiye erişebilirler mi? Arama motorlarının genel ağı sürekli tarayarak bilgi ve içerikleri tasniflemeleri ve saklamaları gerekir mi? Bu soruları yanıtlayabilmek için, araştırmacılar içerik-odaklı bir altyapı gerekliliğini tartışmaya başlamıştır. Peki nedir içerik-odaklı internet? Günümüzde yer alan mevcut internet altyapısına getirdiği yenilikler nelerdir?

İçerik-odaklı internetin temel amacı bilgi dağıtımıdır ve mevcut mimaride kullanılan adres bazlı IP paketleri yerine, içeriğin direk kendisi ya da ismi ile haberleşme sağlanması olarak tanımlanabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi uçtan uca mimarilerde içerik isteklerinin yanıtları, bilginin bulunduğu uç düğümden isteyen düğüme doğru yönlendirilir. Bilgi odaklı şebekelerde ise bilgi üreticiden ya da bilgiyi önbelleğinde tutan yönlendiriciden tüketiciye gönderilir. Bu bilginin nerede olduğu önemli değildir. Bilgi odaklı internet, adres bazlı değil, ağ katmanında bilgi bazlı yönlendirme yapmaktadır. İçerik-odaklı internette, bilgi, şebeke içinde yönlendirilirken yönlendiricilerin önbelleklerinde saklanabilir. Bilgi yinelenmiş ve arıza toleransı artırılmış olur. Bilgi sadece uçlarda yer alan aygıt ve kullanıcılarca sunulmayıp, şebekenin çekirdeğince de saklanmakta ve sunulmaktadır. Bu durumda eski yaklaşımlardan farklı olarak, internetin çekirdeği de veri saklama yeteneğine sahip olmalıdır.

İçerik-odaklı internetin faydalarını şöyle özetleyebiliriz:

  • Şebeke kullanımını kolaylaştırır ve kurulum zamanını azaltır,
  • Şebeke sıkışıklığını ve gecikmeleri azaltır,
  • İşletme maliyetlerini azaltırken, şebeke başarımını artırır,
  • Birçok güvenlik sorunlarını ortadan kaldırır; verinin güvenliği ve bütünlüğü şebeke kanallarıyla değil, verinin kendisi ile sağlanır.

Peki faydalarının yanı sıra hiç mi masrafı yok içerik-odaklı internetin? Çözülmesi gereken problemleri de şöyle özetleyebiliriz:

  • İsimlendirme: IP adresleri yerine içerik isimleri kullanılacağından, içeriklerin isimlendirilmesi de önemli olmaktadır.
  • Yönlendirme: Yönlendirme için de iki farklı yöntem yer almaktadır.
  • İsim çözümleme: Bu yöntem iki aşamalıdır. İlk aşamada içeriğin bulunduğu kaynak adresi bulunur, daha sonra da yönlendirme işlemi yapılır. Günümüzdeki DNS yapısına benzemektedir.
  • İsim tabanlı yönlendirme: Bu yöntem tek aşamalıdır. İçerikler yönlendiriciye sorulur; yönlendirici içeriğe sahipse, geri yoldan içeriği iletir; içerik kendisinde yoksa, içerik isteğini bir sonraki yönlendiriciye iletir. İçerik bulunana kadar bu süreç devam eder.
  • Önbellek: İçeriklerin önbellekte tutulup hızlı bir şekilde isteklere cevap verilmesi işlemi için ağ cihazları da kullanılabilmektedir. Önbellekte tutulacak veri, içerik boyutunda, içerik parçaları boyutunda ya da paket boyutunda olabilmektedir. Önbellek masraflarını kimin ödeyeceği önemli bir problem olacaktır.

Kaynakça: