Merhaba sevgili e-bergi okurları. Uzun süredir oynamak istediğim FTL (Faster Than Light)’a Advanced Edition’ın çıkmasını bahane ederek başladım. “Çok oynamam, bu ara çok ödev var zaten” diye girişmiştim, ama bugünlerde “biraz daha az uyuyayım da FTL oynamaya zaman kalsın” diyorum. Sizi de bu illete bulaştırmak, “bir kereden bir şey olmaz” demek için buradayım.
FTL için, roguelike(1) strateji ve RPG diyebiliriz. Oyunun başında seçtiğiniz uzay geminiz ve tayfanızla Rebel’lardan kaçtığınız bir maceraya çıkıyorsunuz. Amacınız ise her oynayışınızda rastgele tasarlanan 8 sektörden sonuncusuna ulaşmak. Evet, FTL’de asıl amaç yolda olmak ve hayatta kalmak. Bu yüzden kendisi için Procedural Death Game(2) de diyebiliriz. (Biraz kassam uzay gemisi simülasyon olduğunu da kanıtlarım ama).
Peki ne yapıyoruz FTL’de? Oyuna ilk girdiğinizde karşınıza “lütfen tutorial’ımızı deneyin. Yani, şiddetle tavsiye ediyoruz. Bakın denemezseniz olacaklardan biz sorumlu değiliz” tadında bir yazı geliyor. “Tamam, deneyelim” diye giriyorsunuz ve karşınıza onlarca tuşun olduğu bir arayüz çıkıyor. İlk gördüğümde “çok karışık, kafa yoramam” demiştim. Fakat tutorial kısmı söyledikleri kadar iyi ve kısa sürede oyunun her şeyini öğreniyorsunuz. Gerisi sizin oynayış tarzınıza ve kararlarınıza bırakılıyor. Oyundaki asıl amacımız “yolda olmak, ve son sektöre ulaşmak” demiştim. Son boss’a kadar gezeceğiniz 8 sektörde uğrayacağınız noktalar var. Her noktadan rastgele bir olay gerçekleşiyor. Ve siz yakıtınızı da idareli kullanarak hem son sektöre kadar hayatta kalmaya çalışıyor, hem de bu rastgele gelişen olayları gezerek geminizi ve tayfanızı güçlendiriyorsunuz. Oyunun roguelike karakteri kendini burada da gösteriyor. Bahsettiğim bu rastlantısal olaylar o kadar çok ki, 30 saati devirdiğimde dahi ilk defa başıma gelen olaylarla karşılaştığım oldu. Bazı noktalarda düşman gemisi ile karşılaşırken, bazen son umudunu size bağlamış bir gemi sizden yardım istiyor, bazen dev bir savaş gemisi “canınızı bağışlamam için bana askerlerinden birini ver” derken, bazense kurnaz bir ticaret gemisi tarafından dolandırılıyorsunuz. Gelişen olaylarda da, Fallout-vari, önce bir açıklayıcı metin, sonra sizin verebileceğiniz tepkiler ve cevaplar şıklar halinde sunuluyor. Bunlardan birini seçerek olaylara müdahalelerde bulunuyorsunuz. Yani yenileceklerini anlayınca teslim olan düşmanları infaz etmek veya hayatlarını bağışlamak size kalıyor.
FTL’e başladığınızda sadece Kestrel gemisi oynanabilir. Oyunun size verdiği belli başlı görevleri yaptıkça veya oyunu tamamladıkça yeni gemiler, veya aynı geminin farklı tasarımlarını açıyorsunuz. Her geminin içindeki sistemler ve gemilerin tasarımları farklı. Yani farklı gemilerle oynarken farklı oynanış stratejileri gerekiyor. Ama yine de Kestrel favori geminiz olarak kalacaktır. Ve tabii her gemi kendi tayfasıyla geliyor. Mesela Kestrel’in A tipi ile oynarken 3 insan ile başlıyorsunuz, Mantis gemisi ile oynarken 3 Mantis 1 Rock ırkından karakter veriliyor. Karakter sayınız oyun içindeki olaylarla artabiliyor veya azalabiliyor. Ama siz geminizde minimum 3 kişi bulundurmaya çalışın, aksi takdirde yolculuğunuz çok uzun sürmeyecektir.
Her gemide sistemler ve alt sistemler var. Bunlar bir uzay gemisinin olmazsa olmazları; koruma kalkanları, pilot kabini, silah kontrol odası, oksijen deposu gibi çeşitli amaca hizmet eden sistemler. Alt sistemler (sub-systems) pilot kabini, güvenlik kamerası ve radarlar, kapı kontrol sistemleri gibi basit amaçlara hizmet ediyorlar. Stratejik önemleri tabi ki çok büyük. Ama toplam gemi gücünüzden, yani reaktörünüzden enerji götürmüyorlar. Ana sistemler ise çalışmak ve aktif olabilmek için reaktör gücüne ihtiyaç duyuyor. Yani geminizin kalkanlarını aktif etmek, silahlarınızı hazırlamak için reaktörünüzde yeterli enerji barı bulunması gerekiyor. Sistemlerinizi ve reaktörünüzü oyundaki para birimi olan Scrap Metal ile güçlendirebiliyorsunuz. FTL’nin stratejik kısmı da bu noktada devreye giriyor. Hangi sisteme öncelik tanıyacağınız oynayış tarzınızı belirliyor. Mesela, savunma kalkanlarını geliştirirseniz 1 yerine 2 lazerden korunabiliyorsunuz. Motorları geliştirirseniz gelen saldırıların ıskalama ihtimali artıyor. Sağlık odasını geliştirirseniz yaralanan karakterleriniz daha hızlı iyileşiyor. Ve liste uzayıp gidiyor. Başarılı olmak için tavsiyem, ilk olarak kalkanlarınızı 2. seviyeye getirin. Bu sizi en azından 5. sektöre kadar hayatta tutacaktır.
FTL’daki karakterlerimiz farklı ırklardan olabiliyor. Advanced Edition’da gelen Lanius ırkıyla birlikte toplamda 8 farklı ırk var. Bu ırklar arasında belli başlı farklar var ve geminizde hangi ırktan karakterleri bulundurduğunuz da stratejinizin bir parçası oluyor. Ve hatta hikayede bazı ek seçenekleri açıyor. Mesela Mantis ırkı diğer ırklarla olan yakın dövüşlerde daha güçlü ve daha hızlı hareket ediyor. Ama tamir yetenekleri konusunda daha zayıflar. Engi’ler çok yüksek tamir yeteneklerine sahipler ama Mantis’lerin tersine yakın dövüşte çok başarısızlar. İnsanlar ise diğer ırklara göre çok daha hızlı tecrübe kazanıyor. Zeki yaratıklarız sonuçta. Evet, karakterleriniz görevlendirdiğiniz işlerle uğraştıkça tecrübe kazanıyor. Ve sürekli uğraştıkları görevde ustalaşıyorlar. Sürekli pilot kabininde bulunan bir karakter gemiyi kullanma sonucunda ustalaşıyor. Bu da geminize fazladan “evasion” yani gelen saldırıları savurma bonusu kazandırıyor. Bu yüzden karakterlerinize roller atamak ve onları sürekli aynı görevlerde çalıştırmak FTL’de başarıya ulaşmanın temellerinden biri.
FTL’de büyük bir kelebek etkisi olduğunu fark etmişsinizdir. Bir parçasını anlatmaya çalışırken, oradan farklı bir parçaya sıçrıyorum. Ve oyundaki her şeyi anlatan bir strateji rehberi hazırlamaya kalksam sayfalar sürecektir. Forumlarda onlarca insanın kendi stratejilerini ve başarısızlık hikayelerini (!) anlattıklarını göreceksiniz. Ben de size kendi izlenimlerimden edindiğim birkaç ipucu veriyim:
Kerstel candır.
Geminizde en az 3 mürettebat bulundurun.
İlk olarak savunma kalkanları 1 seviye yükseltin. Bu sizi en az 5. sektöre kadar idare edecektir.
Mantis’lere bulaşmayın (çok çektim yakın dövüşten).
Korsan sektörleri daha iyi silahların bulunduğu sektörlerdir. Yolcuğunuz boyunca en az bir kez korsan sektörüne denk gelmeye çalışın.
Nebula’lar görüş açınızı kapatsa da peşinizdeki Rebel’leri yavaşlatma özelliği vardır. İçinde parçalı nebula olan sektörlerde daha fazla Scrap Metal toplayabilirsiniz.
Alt sistemlerinizi, oksijen ve can odalarınızı 2. seviyenin üzerine çıkarmak Scrap israfıdır, farklı bir strateji denemiyorsanız veya teleport özelliği alıp yakın dövüşe girişmeyecekseniz, yapmayın.
Bunun yanında can odalarınızı 2. seviyeye yükseltmek bazı ekstra diyalog seçeneklerini açacaktır. Diğer gemileri daha hızlı açmak ve gizli görevlere ulaşmak için yapılabilir.
Big Boss’u yenmek için gördüğüm en iyi yöntem Cloaking, yani görünmezlik teknolojisi. Daha hiç başarılı olamasam da Cloaking kullandığım her seferde yaklaştım. Özellikle düşman silahlarının yenilenme süresini dondurmasıyla bayağı hayati önem taşıyor.
Sakın ama sakın Easy’de oynamayın. İlk oynayışta 8. sektöre geçebileceğiniz kadar kolaylaşıyor ve oyun anlamsızlaşıyor.
Gelelim oyunun kötü yönlerine. Aslında, aklımdaki bir iki rahatsız edici nokta olmasa, böyle bir bölüm ayırmaya gerek bile yok. Çünkü FTL tek kelimeyle mükemmel bir oyun. Ama dikkatimi çeken bir nokta, oyundaki başarılı strateji darlığı. Evet, FTL sayısız ihtimali deneyebileceğiniz, yüzlerce kere oynasanız da asla aynı oyunu oynamayacağınız bir oyun. Fakat 8. sektöre gelip Big Boss’u yenmek istiyorsanız birçok silah çeşidi, birçok sistem, birçok droid kullanışsızlaşıyor. Bu biraz da oyun içi dengenin eksikliğinden olabilir. Ama benim gibi yolda olmaktan keyif alan oyuncular için, bu çok da büyük bir sorun olmayacaktır. Bir diğer nokta ise diyalogların bazı durumlarda yetersiz kalması. Bazı durumlarda sahip olduğunuz teknolojiye veya geminizdeki ırklara göre ekstra konuşma seçenekleri açılıyor. Rastlantısal olayların sayısı çok fazla olsa da verebileceğiniz tepkilerin sayısı yetersiz kalıyor. Ama bu eksiği de sonsuza dek bu oyunu oynamayalım, bir yerden sonra oyuna doyalım diye yapmış olmalılar. Evet, FTL hala mükemmel ve ben 50 saate yakın oynamama rağmen o doyma noktasından hayli uzağım.
Faster Than Light, bazen 10 dakika, bazen 2 saat süren bir serüvene çağırıyor sizi. Bir Super Hexagon etkisiyle kaybettiğiniz anda tekrar ve tekrar denettiriyor, oynatıyor. En güzeli de, her başarısızlığınız bir hikayeye dönüşüyor. Kesinlikle oynanası.
(1)Roguelike kelimesinin türkçe karşılığı henüz yok sanırım. Ama oyun türünü “öldüğünüzde oyuna baştan başlamanız gereken”, “her oynayışta farklı zindan ve dünyalar tasarlayan algoritmalar içeren”, “genelde sıra tabanlı (turn-based) bir oynanışa sahip” oyunlar olarak özetleyebiliriz. Belki ilerde bu oyun türü hakkında genel bir yazı yazabiliriz.
(2)Procedural Death Game: Bu tür ise kendini yavaş yavaş geliştirmekte. Sürekli öldüğünüz ve ölmekten mazoşist bir keyif aldığınız, oyunun sizi ölmeye ve tekrar denemeye zorladığı oyunlara verilen modern isim. FTL, Don’t Starve, Spelunky bu oyunlara örnek.