Merhabalar, bu ayki yazımda size ülkemizde çok fazla kullanılmayan ama başta Avrupa ve Uzak Doğu ülkelerinde çok popüler olan bir mantık sistemi olan bulanık mantığı (fuzzy logic) tanıtmaya çalışacağım.

Bulanık mantık, ikili mantıkta kullanılan 0 ve 1 değerlerinin yerine bu değerler arasındaki sonsuz değerlerin kullanıldığı bir mantık sistemidir. Bu sistemde klasik ikili (Boolean) mantığa zıt bir şekilde olguların yanlış ya da doğru olması yerine, belli bir oranda yanlış veya belli bir oranda doğru olarak değerlendirilmesi esastır.

Bulanık mantığın tarihi antik Yunan dönemlerine kadar dayanmaktadır. İlk olarak Heraklitos, Aristo'nun “var ya da yok” kuramına karşı bir şeyin hem doğru hem de yanlış olabileceğini ileri sürmüştür. Plato ise Heraklitos'un savını daha da ileri götürerek, doğru ve yanlışın yanında ikisinin iç içe olduğu üçüncü bir durumdan bahseder. Ama Aristo'nun ikili mantığına sistematik bir alternatif sunan kişi, Polonyalı matematikçi Lukasiewicz'dir. Lukasiewicz, 1900'lü yılların başında üç değerli bir mantık sistemi ve buna eşlik edecek yeni bir matematik sistemi önerdi. Ardından dört, beş ve daha fazla değerli mantık sistemleri geliştirdiyse de çalışmalarını Aristo'nun mantığına en kolay adapte edebildiği dört değerli mantık sistemi üzerinde yoğunlaştırdı. 1965 yılında ise Azeri asıllı Amerikalı matematikçi ve bilgisayar bilimcisi Lutfi Askerzade 0 ile 1 arasındaki sonsuz sayıdaki sayılarla ifade ettiği mantık teorisine “Bulanık Mantık (Fuzzy Logic)” adını vermiştir.

Bulanık mantığı daha iyi anlamak için bir örnekle açıklayacak olursak, gün içindeki saatleri ele alabiliriz. Günü klasik mantıkta 12 saat gündüz 12 saat gece olmak üzere böleriz; fakat bulanık mantıkta durum böyle değildir. Gece ve gündüzün ilk ve son saatlerini tam gece veya gündüz olarak kabul etmek pek doğru bir yaklaşım olmaz. Çünkü farklı aydınlık ve karanlık dereceleri vardır. Yani günün saatlerini aydınlık ve karanlık derecelerine göre sınıflandırırsak bulanık mantık yapmış oluruz. Hepimizin günlük hayatta kullandığı birçok terim genelde bulanık yapıya sahiptir. Hepimiz bir olayı tarif ederken uzun, kısa, az, çok, yeterli, yetersiz, iyi, kötü, hızlı, yavaş, biraz, az, çok, biraz fazla, gibi kesinlik içermeyen terimler kullanırız. Biz insanların kullandığı bu terimleri klasik mantık kavramlarıyla ifade etmemiz imkansızdır. Bunun için bulanık mantığa ihtiyacımız vardır. Bulanık mantık kullanılan sistemler sayesinde makinelerin insanlar gibi karar verebilmesi sağlanmıştır. Bu sayede sistem denetlenmesinde daha az maliyet oranı yakalanırken, sistemler daha iyi analiz yeteneği kazanmaktadır. Bulanık mantığın bu avantajının yapay sinir ağları ve genetik algoritmalar ile desteklenmesi sonucu nöral-bulanık (neuro-fuzzy) sistemler ortaya çıkmış ve bunun sonucunda akıllı sistemler (intelligent systems) alanındaki gelişmeler hızlanmıştır.

Bulanık mantığın en büyük dezavantajı ise sistemin çalışması yöntemlerden çok deneyimlere bağlı olmasıdır. Bu yüzden bulanık mantık kullanılan sistemler hakkında kararlılık analizi yapılamaz ve sistemin nasıl cevap vereceği önceden kestirilemez. Determinist değildir.

Bulanık mantığın çok sayıda uygulama alanı vardır. Bulanık mantık ilk ortaya çıktığı zamanlarda Japon akademisyenlerin ilgisini çekmiş ve günlük hayatta en çok bu ülkede kullanılmıştır. Örneğin dünyanın en rahat metrosu olarak kabul edilen Sendai metrosunun sistemlerinde bulanık mantık kullanılmıştır. Bu metro o kadar yumuşak hareketlerle çalışmaktadır ki insanlar sabah işlerine giderken kahvelerini metroda içmektedirler. Buna ek olarak en son yaşanan Hiroşima depreminde bulanık mantık kullanılan bir insansız helikopter deprem bölgesine ait kritik fotoğraflar çekmiş ve kurtarma çalışmalarının daha etkili bir şekilde yürümesini sağlamıştır. Bazı otomobillerin otomatik viteslerinde de bulanık mantık kullanılarak ivme ve performans açısından en iyi sonuçlara ulaşılmaya çalışılmaktadır. Bunların yanında bulanık mantık beyaz eşyalarda, fotoğraf makineleri ve video kaydedicilerde, asansörlerde, fren sistemlerinde, bilgisayarlarda ve çeşitli endüstri kollarında kullanılmakta ve yüksek verim ile düşük maliyet sağlamaktadır. Örneğin bulanık mantık kullanılan bir çamaşır makinesi, çamaşırın ağırlığını ve kir oranını bilerek daha az deterjan ve daha az enerji kullanmaktadır veya bulanık mantık kullanılan bir klima odaya bir kişi girdiğinde daha çok soğutmakta ve ayrıldığında ise daha az soğutmaktadır.

Ayrıca bulanık mantığa getirilen bazı eleştiriler de mevcuttur. Bazı bilim adamları bulanık mantığın yanlış, anlamsız hatta zararlı olduğu konusunda ısrar ederler. Bunun sebebi ise bulanık mantıkta hiçbir kesinliğin olmayışı ve bilimin ise kesinlik üzerine kurulduğu düşüncesidir. Kimileri ise bulanık mantığın sonuca sabırlı gözlemler ve disiplinli bilimsel çalışmalar eşliğinde varmamasını, kimileri ise bulanık mantıktaki sonsuz olasılığın fazla ve gereksiz matematiksel hesaplamaya yol açmasını eleştirmektedir. Hatta bir bilim adamı bulanık mantığı “bilimin kokaini” olarak nitelendirmektedir. Sonuç olarak bulanık mantık sahip olduğu dezavantajlara ve kendisine yöneltilen eleştirilere rağmen ikili mantığın eksiklerini kapatmakta ve insan oğlunun işini birçok konuda kolaylaştırmaktadır. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere...

Kaynaklar: