Çoğumuzun bildiği gibi bilgisayarlar geçtiğimiz elli yıl içerisinde inanılmaz derecede küçülüp gelişmişlerdir. 1940'lı yıllarda onlarca metrekarelik alanı kaplayan bir bilgisayarın yaptığı işten çok daha fazlasını bugün cebimizde taşıdığımız mobil araçlar yapabilmektedir. Bu yazımızda ise böyle inanılmaz hızda gelişen ve küçülen bilgisayarların elli yıl sonra nasıl bir yapıya bürüneceklerini ve hayatımızı nasıl etkileyeceklerini bilim adamları ve fütüristlerin fikirlerinden yola çıkarak ele almaya çalışacağız.
Moore Yasası'na (Intel firmasının kurucularından Gordon Moore'un 1965 yılında bir dergide yayımlanan makalesi ile tarihe geçen yasa. Bu yasaya göre bir çip üzerindeki transistör sayısı her iki yılda bir ikiye katlanmaktadır. ) göre her iki yılda bir kapasiteleri iki katına çıkan bilgisayarlar, yakın gelecekte alan yetersizliğinden dolayı bu yasanın geçerliliğini yitirmesine yol açacaklar. Bu sebeple bilgisayar bilimcileri son zamanlarda yeni bilgisayar formları üzerinde çalışmaktadırlar.
Bu yeni nesil bilgisayarlara ilk örnek olarak kuantum bilgisayarlarını verebiliriz. Kuantum bilgisayarları alanında çalışmalar daha başlangıç aşamasında olmasına rağmen vaad ettiği yüksek işlem gücü yüzünden bir çok devletin sivil ve askeri alanda ilgisini çekmektedir. Normal bir bilgisayar hafızası bitlerden oluşurken kuantum bilgisayarlarının hafızası “qubit”lerden oluşur. Qubitlerin bitlerden farkı ise bir bit sadece bir durumu temsil ederken, bir qubit iki durumu, iki qubit dört durumu ve n qubit ise 2<sup>n</sup> durumu temsil etmektedir. Bitler mantıksal kapılar (logic gate) tarafından işlenirken, qubitler kuantum mantık kapıları tarafından işlenmektedir ve bu kapıların sıralanması da kuantum algoritmasına göre olmaktadır.
Bu yeni çeşit bilgisayarlara ikinci örneğimiz ise DNA bilgisayarıdır, DNA bilgisayarı geleneksel silikon tabanlı bilgisayar teknolojileri yerine, DNA, biyokimya ve moleküler biyoloji teknolojilerini kullanır. DNA bilgisayarları paralel bilgisayarlara benzer bir şekilde DNA moleküllerinin bir seferde farklı olasılıkları denemesinden faydalanır. 2004 yılında İsrailli bir grup araştırmacı silikon çipler yerine DNA ve bazı enzimlerden oluşan programlanabilir moleküler bir bilgisayar yaptıklarını duyurdular. Bu bilgisayar canlı hücresindeki kanserli aktiviteyi inceleyip bu incelemeye göre ilaç vermektedir.
Diğer bir sıradışı bilgisayar çeşidi olarak kimyasal bilgisayarları gösterebiliriz. Bu bilgisayarlar da bir kapta oluşan reaksiyonlar sonucu ortaya çıkan iyon dalgalarının mantıksal kapı gibi davranmasını kullanmaktadır. Kimyasal bilgisayarların klasik bilgisayarlara göre avantajı son derece karmaşık işlemciler yerine basit bir çözelti kullanmasıdır. Geçtiğimiz yıl İngiliz bir bilim adamı bir robot kola beyin görevi gören bir çamur üretmiştir. Bu çamur kola reaksiyonlar aracılığıyla komut verirken ne zaman çamur içindeki reaksiyonlarda azalma söz konusu olursa kola çamuru karıştırması talimatı veriyor ve döngü bu şekilde devam ediyor.
Bunların dışında transistörlerdeki elektronların hareketi yerine ışığın hareketini temel alan fotonik bilgisayarlar, sinirlerden oluşan nörobilgisayarlar, ikili sistem yerine üçlü sistemi kullanan ternary bilgisayarlar, doğayı ve doğal sistemleri temel alan doğal bilgisayarlar, nanobilgisayarlar, tersinir bilgisayarlar ve daha bir çok bilgisayar türü gelecekte karşımıza çıkması öngörülmektedir. Ayrıca yapay zeka, anlamsal ağ (semantic web), makine çevirisi gibi alanlarda yapılan çalışmalar da önümüzdeki elli yılda hayatımızda daha çok yer edinecektir.
Peki bu üstün özellikli bilgisayarların ve tahmin edemediğimiz bir çok yeni teknolojinin gelmesiyle birlikte hayatımızda ne gibi değişiklikler olacak? Her insanın bir kol saati şeklinde veya giysisinin içinde veya vücuduna gömülü olarak taşıdığı bir bilgisayarı olacak ve bu bilgisayarlar günümüz bilgisayarlarına kıyasla inanılmaz ölçüde daha hızlı olacaklar. Bu bilgisayarlar bir projektör kullanacaklar ve böylece ekran kavramı tarihe karışacak, ayrıca bilgisayarımızın verileri kendimize yakın bir veri merkezinde depolanacak, verileri ışık hızında ileteceğimiz için kendi kişisel hafızamıza ihtiyaç kalmayacak. Elektronik eğitim sayesinde bilgi son derece evrenselleşecek, isteyen istediği bilgiye hemen ulaşacak. Okulların ortadan kalkmasıyla devletlerin eğitim üzerindeki tekeli de tarihe karışacak. İnsanlar anlayamadığı herhangi bir konuyu anında, yeryüzündeki diğer insanlarla tartışabilecek, makine çevirisi alanındaki gelişmelerle yabancı dil öğrenmeye gerek kalmadan tüm insanlarla iletişime kurabileceğiz. Elli yıl içinde yapay zekanın yardımıyla eğitimli yardımcılar gibi harekete eden robotlarımız olacak, fakat bu süre zarfında robotların bilinçli hale gelmesi pek mümkün görülmemektedir. Sahip olunacak hızlı iletişim kapasitesi sayesinde her insan bir muhabire dönecek, bu da adam öldürme, hırsızlık gibi delil yetersizliğinden güç alan suçların büyük ölçüde azalmasını sağlayacak. Diğer yandan özel yaşam kavramı büyük ölçüde bugünkü halini yitirecek. İnsanları izlemek son derece kolay hale gelecek, devlet “kamu yararına” her adımımızı kontrol altında tutacak. Biyoenformatiğin gelişmesiyle elli yıl sonraki tıp bilimi günümüzdeki halinden çok farklı olacak. Bebeklerin daha doğmadan yakalanacakları potansiyel hastalıklar belirlenip doğuştan yapay bağışıklık ile ileride yakalanacağı hastalıklar önlenecek.
Elli yıl sonra olabilecek bu değişiklikleri ise çoğunlukla yazılım alanında yapılanlar belirleyecek, her zaman olduğu gibi önce bir yazılım mimarisi yaratılacak ardından onu destekleyen donanım zamanla geliştirilecektir. Öncelikle güçlü bir donanım kurmaya kalktığımızda ise bu tek başına kesinkes yararsız olacaktır. Fakat günümüzde hala 1985 yılında kullanmaya başladığımız e-postanın aynısını kullanıyorsak veya bilgisayarımızın masaüstü, grafik kullanıcı arabirimi, dosya sistemimiz gibi olguların son 15-20 yıldır değişmediğini düşünürsek yakın gelecekte yazılım alanında bir devrime ihtiyacımız olacak ve bu devrimi yaşayacağız.
Sonuç olarak günümüz bilim adamlarının ve fütüristlerinin elli yıl sonraki bilgisayarlar ve kullanacağımız teknolojileri genel bir şekilde ele aldık. Ümit ediyoruz ki bu gelişmeler insanoğluna son derece faydalı olur ve dünyamız daha iyi yaşanabilir bir gezegen haline gelir.
Kaynaklar:
- www.wikipedia.org
- Gelecek 50 Yıl, John Brockman, NTV Yayınları