Bugün benim bir düşüncem var; tıpkı dün olduğu gibi ya da yarın olacağı gibi. Bir bilgisayar korsanı, ancak ve ancak “toplum değerleri ile çatışan” bireylerin içinden sıyrılıp çıkabilir. Korsanın çatıştığı toplum değeri, en basit hali ile gündelik yaşamdan bir kesit olabileceği gibi, “daha üst akılda” saklı olan çarpıklığı açığa vurmak adına çatıştığı bir şey de olabilir. Birey, ancak toplum değerleri ile çatışarak "farklı" olabilir. Her şeyin aynı olduğu her yerde, birbirleri ile "aynı şeyler" yetişmeye mahkumdur. Aynı olanlar ise aynı sorulara aynı yanıtlar verir. Aynı sorulara aynı yanıtlar verenlerden ise sistem açığını tesbit edebilecek kabiliyet tohumları körelmeye daima mahkumdur. Bu nedenledir ki, tüm korsanlar birbirlerinden ve de tabi ki "senden" farklıdır.

Bir bilgisayar korsanı için “saçma” olarak nitelendirilebilecek hiçbir şey olmadığı gibi her şey de saçmalıktan ibarettir. Varlığın içindeki yokluğu, yokluğun içindeki varlığı bulabilenler ancak korsan olmaya aday şahsiyetlerdir. Her şeyin bir düzeni vardır, bir de düzensizliği. En karmaşık algoritmalar bile basit algoritmalara indirgenebilir, ancak bazı durumlarda ise özünde basit olan algoritmalar aşılması imkansız dehlilller gibi görünebilir. Öneme haiz olan tek şey, var olanın anlaşılmasıdır; varlığı anlaşılan her şey çözülebilir, kırılabilir, aşılabilir. Bir bilgisayar korsanı, ancak ve ancak “âlim kişiler” arasından sıyrılıp çıkabilir. Sadece âlim olan kişi, önünde bulunan salt gerçekliği görebilir ve o salt gerçekliğin “ayrıntılarında saklı olanı” kavrayıp ele geçirebilir. Cahil olan, elinde bulunan ile yetinmeye mahkumdur. Şayet, bilimsel akademilerde yetişen her birey âlim olmuş olsa idi, o zaman toplum gerçek aydınlanmayı geçtiğimiz XX. yüzyılda yakalamış olurdu. Eleştirel düşünceye bile eleştiri ile yaklaşmadan bir korsanın yetişmesi imkansızdır. Karşında; mükemmellik gayesi ile “senden” daha çevik, “senden” daha güçlü ve “senden” sayıca kat ve kat fazla mevcudiyete sahip bir ordu varken; sistem içinde açık bulmanın tek yolu vardır: zeka ile bilgi sahibi olmak. Zeka olmadan bilgi, bilgi olmadan zeka tek başına tesadüf dışında bir başarı elde edemez. Kendini tanımadan, düşmanı tanımadan elde edilecek ganimet, sadece “bir tesadüf sonucu” elde edilmiştir.

Bir bilgisayar korsanı, mevcut bir sorunu çözmek için birilerinin harekete geçmesini beklemez. Harekete geçmeyi diler ve harekete geçer. Silikon Vadisi’nin temel aldığı düşünce şudur: Deha olan korsanlar “büyük şeyler yaratır”; onlardan daha büyük deha olan korsanlar ise diğerlerinin yaptıklarını “çalar”. Sıfır olmadan diğer tüm sayılar anlamsızdır; sıfır olmadan elde edilecek ganimet de anlamsızdır.

Bir bilgisayar korsanı, ancak ve ancak “zevklerini kendisine köle eden bireyler” içinde kendisine yer bulur; “zevklerinin kölesi olmuşların” içinde değil. Bugün benim bir düşüncem var; tıpkı dün olduğu gibi ya da yarın olacağı gibi. Bugün, dün “üretmiş olan” tüm insanların emeklerinin üzerine kurulu olan bir dünya üzerinde yaşıyorum. Yarın ise bugün ve dünün toplamı üzerinde yer alacak. Ve geçmişte yaşamış olan korsanlarla beraber adımız anılacak!