Merhaba e-bergi okurları! Biyografi köşemizde bugüne kadar bilgisayar dünyasının büyük babalarını tanıttık fakat bu ayki konuğumuz geçtiğimiz ocak ayında, henüz 26 yaşındayken hayatına son veren, çağımızın en yetenekli ve en cesur programcılarından biri: Aaron Swartz. İnternetin özgürleşmesi için savaşan ve bu yüzden kendisine onlarca dava açılan, Reddit'in kurucuları ve RSS teknolojisinin geliştiricileri arasında olan, kısa ömrünü başarılarla dolduran bir dâhiyi anmak ve hayatını derinlemesine öğrenmek için buradayız.

Amerikalı programcı Aaron Swartz 8 Kasım 1986'da Chicago'da doğdu. Henüz 3 yaşındayken okumayı öğrendi. Röportajlarında ve blog yazılarında belirttiğine göre yalnız ve sıkıcı bir çocukluk geçirmişti. Babası Robert Swartz'ın başarılı bir bilgisayar mühendisi olması ve oğlunu küçük yaşlarda programcılık konusunda eğitmeye başlaması onun bilgisayar dünyasına yönelmesinde etkili oldu. Babasının bu etkisi ve evinde internet erişimi olan ilk ailelerden birinde doğması onun belki de en büyük şansıydı. Henüz çocuk denilecek yaşta kendisine ait web sitesi aaronsw.com'u kurarak internet dünyasına ilk adımını attı. Ardından ASCII kodlarını yazıya çeviren bir "Binary Translator" sitesi kurdu. Bugünün koşullarında oldukça basit görülebilecek bu projelerin o zamanlardan bir çocuk tarafından hayata geçirilmesi, takdiri hak eden bir başarıydı. Swartz’ın çocukluğunun ilgi çekici yönlerinden biri de koyu bir Star Wars hayranı olmasıydı. Chicagoforce.org isimli hayran sitesini henüz çocukken açmış ve "Jedi of Pi" takma adını kullanmıştı.

Bu projeleri bitirdiğinde henüz ilkokuldaydı. Ortaokula geçtiğinde okulun sıkıcı ve gereksiz bir yer olduğunu düşünmeye başladı. Okulun amacının bir bilgiyi öğretmek değil, bir bilgiyi öğrenmenin yollarını öğretmek olması gerektiğini savunuyordu. Öğretmenleri ve müdürüyle bir türlü anlaşamayan ve gördüğü derslerin hayatı boyunca işine yaramayacağına inanan Swartz, ailesinin açık görüşlülüğünü de yanına alarak okulu bıraktı. Okulu bırakan dâhilerin hikâyelerini dinlemeye alışmış olabilirsiniz, Swartz’ın da asıl başarıları okulu bıraktıktan sonra başladı. 2000 yılında, henüz 14 yaşındayken "ArsDigita" isimli web sitesi tasarlama yarışmasına katıldı. Wikipedia'nın çıkmasından bir yıl önce tasarladığı ve Wikipedia ile tamamen aynı kavramlara sahip olan "The info Network" isimli internet sitesiyle finalist oldu. Yarışmanın finalistleri ödül olarak MIT gezisine götürülecek ve orada internet geliştiricileriyle (World Wide Web Consortium - W3C) tanışma fırsatı bulacaktı. Swartz bu fırsatı iyi değerlendirdi ve Netspace'de RSS 1.0'ı geliştiren ekibin bir parçası oldu. RSS, internetteki herhangi bir bilgiye daha hızlı ve daha kolay ulaşmamızı sağlayan bir teknolojidir. Bugün her haber sitesi ve blog RSS ile takip edilebiliyor. Aaron bu buluşun altına imzasına attığında henüz 14 yaşındaydı ve ekibinde 15 yıldır bu sektörde çalışan mühendisler de vardı.

Yetişmekte olan bir dâhinin dikkatleri üzerine toplaması uzun sürmedi. 2001 yılında, telif haklarını özgürleştirmek ve paylaşıma açık eserleri yasalaştırmak için mücadele veren bir organizasyon olan Creative Common kuruldu. Organizasyonun başındaki isimlerden Lawrence Lessig, Aaron Swartz’ı da yanlarında görmek istiyordu. Swartz’ın katıldığı etkinlikler ve konferanslar sonunda Creative Common’a olan ilgisi arttı ve lisansın kurulmasında önemli bir rol oynadı. Swartz’ın aktivist ve idealist kişiliği o yıllarda Lawrence Lessig ve Creative Common ile sağlamlaştı. İlerleyen yıllarda Lawrence Lessig, Swartz’ın avukatı olarak hayatında önemli bir rol üstlenecekti.

2004 yılında 18 yaşına basan Swartz ailesinin ve çevresinin ısrarıyla Stanford Üniversitesi’nde öğrenim görmeye başladı. Şaşırtıcı olan ise, bilgisayar teknolojileri yerine sosyoloji okumayı tercih etmesiydi. Bu konu üzerine kişisel bloğunda şunları yazdı: “Bana neden bilgisayar bilimi yerine sosyoloji seçtiğim sorulduğunda ‘Çünkü bilgisayar zor bir dünya ve ben bunda iyi değilim.’ diyorum. Asıl neden ise dünyayı kurtarmak istemem”. Ardından ilk senesinde okulu bıraktı.

Okulu bıraktıktan sonra ilk projesi Infogami oldu. Infogami’nin amacı kullanıcılarının gelişmiş siteler kurabilmelerini sağlamaktı. O yıllardaki ortağı Simon Carstensen’ın tecrübesizliği, maddi desteğin bulunamaması gibi olumsuzluklardan dolayı Infogami ilerlemekte güçlük çekiyordu. Bu yüzden yatırımcı şirketin planı ile o yıllarda pek popüler olmayan Reddit ile Infogami’yi birleştirme kararı aldılar. Reddit’in kurucusu Steve Huffman Infogami’nin geliştirilmesine yardım edecek, Swartz ise Reddit’in gelişmesine yardım edecek ve yatırımcı şirketin desteklediği iki site de birlikte büyüyecekti. Plan çok basitti ama Infogami bir türlü istenilen seviyeye gelemedi. Bu durum Swartz’ın moralini bozsa da Reddit üzerinde çalışmaya devam etti. Reddit’i geliştirdiği sıralarda yazdığı Web.py framework’u ile Python kullanarak internet sitesi kurma imkânı sağladı.

Reddit yatırımcı aradığı zamanlarda umutsuz bir projeydi, fakat Swartz’ın programcılık dehası ve fikirleriyle bir yıl içinde ününü artırarak on milyon dolarlık bir değere ulaştı. 2006 yılında Reddit ekibi yeni ofisleri için San Francisco’ya taşınırken Swartz onlarla gitmeyi reddetti. Bu kararını bloğunda şu sözleriyle açıkladı: “Programlama kitaplarını okumak yerine onlarla dalga geçiyorum. Konferanslara gittiğimde kodlar hakkında konuşmak yerine politikadan konuşuyorum. Kod yazmak zor ve eğlenceli bir iş ama tüm hayatımı buna ayırmak istemiyorum”. Bazılarına göreyse bu kararı vermesinde Swartz’ın para için çalışmama prensibi etkili olmuştu. Reddit, Wired Magazin bünyesine geçmişti ve bir şirketin çalışanı olmak istemiyordu. Öyle veya böyle, bu kararı verdiğinde Swartz 20 yaşındaydı ve programcılık kariyeri yerini yavaş yavaş politik ve aktivist kişiliğine bırakıyordu. 2007 yılında eski ortağı Carstensen ile yeniden bir araya gelen Swartz Jottit.com u kurdu. Bu siteyi kurarken kendi uygulaması olan web.py’yi kullandı. Aynı zamanda OpenLibrary.org’un yapımında da yardımcı oldu.

Aaron Swartz 2008’den sonra kendini tamamen internetin özgürleşmesine adadı. İlk olarak ABD’nin hukuk kararları ve kanunlarını saklayan PACER’ın (Public Access to Court Electronic Records) sistemine sızdı. Ücretsiz verilmesi gereken bilgilerin para ile halka satılması Swartz’ı rahatsız ediyordu ve bu sistemin halka açık olması gerektiğini düşünüyordu. Belgelerin kopyalandığı anlaşılana kadar Swartz tüm sistemin %20’sini kopyalamıştı. Bu belgeleri Public.Resource.org’a bağışladı. Ayrıca PACER’a alternatif olarak ücretsiz RECAP sistemini kurdu. Bu olay sonunda FBI Swartz’ı gözetime aldı. 2 aylık soruşturma sonunda suçsuz bulundu.

Swartz’ın asıl başını ağrıtan JSTOR’dan çaldığı makaleler oldu. Çalmak kelimesi ne kadar doğru bilemiyorum çünkü Swartz’ın yaptıklarını “Modern Robin Hood”luk olarak adlandırmak daha doğru olur. JSTOR, çok sayıda akademik makaleyi bünyesinde bulunduran ve bunları ücret karşılığı kullanıma açan bir sistemdir. Bu sisteme sızmakta çok zorlanmayan Swartz bu kez daha erken fark edildi. Fakat tüm makaleleri indirmeden pes etmedi ve MIT üzerinden farklı IP’lerden tekrar tekrar sisteme girerek 1 aylık bir uğraş sonunda tüm makaleleri indirmeyi başardı. Tabii bu durumun farkında olan JSTOR, sitelerine MIT üzerinden erişimi yasakladı. Bu da krizin büyümesine neden oldu. JSTOR, makaleleri paylaşmadığı için davasını geri çekse de adalet bakanlığı ve MIT Swartz’ın peşini asla bırakmadı.

Aaron Swartz’ın aktivist kişiliği bununla da yetinmedi. 26 Ekim 2011’de halka duyurulan yasa tasarısı SOPA (Stop Online Piracy Act) ve PIPA (Protect IP Act) internete son derece ağır kısıtlamalar getirecekti. Eğer yasa tasarısı kabul edilirse; ABD, “Telif haklarını koruma” adı altında birçok siteyi kapatma gücünü elde edecekti. Bu yasaya eBay, Twitter, Yahoo, Facebook, Reddit gibi birçok site karşı çıktı ve yasayı protesto etti. Aaron Swartz ise bu protestoların başındaki isim oldu. Konu hakkındaki görüşlerini birçok yerde konferanslar vererek yaymaya başladı. Swartz’a göre telif hakları tamamen saçmalıktı ve üzerinde oynanması kolay, esnek bir konuydu. Söylenen her söz, yazılan her yazı, görülen her görüntü telif hakkı kapsamına dâhil edilebilir ve bu çerçevede birçok site, Google bile, kapanma riskiyle karşı karşıya kalabilirdi. Bu tamamen internetin yasalar altında ezilmesi anlamına geliyordu. DemandProgress.org u kurarak bütün protestocuları bir araya getiren Swartz; sayısız konferans, konuşma ve protesto sonunda SOPA ve PIPA’yı yürürlüğe girmeden iptal ettirdi.

Programcı olmaktan çok sosyalist olmayı tercih eden Swartz için belki de bu hayatının en büyük başarısıydı. Bir zamanlar yazdığı gibi, dünyayı kurtarmak istiyordu fakat bu başarısı onun sonunu getirdi. Zaten Swartz’ın peşinde olan FBI, DemandProgress başarısından sonra soruşturmaları sıklaştırdı. MIT’nin açtığı JSTOR belgeleri davası hız kazandı. Swartz hakkında 35 yıl hapis ve 1 milyon dolar para cezası isteniyordu.

11 Ocak 2013 günü Aaron Swartz, New York’taki odasında ölü bulundu. Geride ne bir not ne de bir yazı bırakan Swartz’ın ölümü büyük yankı uyandırdı. Birçok hayranı, yakın çevresi ve ailesi, Swartz’ın ölümünden FBI’ı ve MIT’yi sorumlu tutarken, neden intihar ettiği konusunda kimsenin kesin bir fikri yoktu.

Birçoğumuz, ne yazık ki, böylesi bir dehanın varlığından ölümüyle haberdar olduk ama okuduğunuz üzere, Aaron Swartz’ın bilgisayar dünyasına ve internetin özgürleşmesine olan katkısı yok sayılamaz. Bugün birçok siteye erişimimiz devam ediyor ve sosyal medyada özgürce, istediğimizi yazabiliyorsak bunu büyük çoğunlukla Aaron Swartz’ın yaptıklarına borçluyuz. 26 yaşında hayata veda eden bu dâhinin ardından “Yaşasaydı daha neler yapabilirdi?” diye düşünmemek mümkün değil.

Kaynakça